DOLAR

20,9783$% 0.73

EURO

22,5975% -0.26

STERLİN

26,4130£% -0.37

GRAM ALTIN

1.312,07%-0,73

ÇEYREK ALTIN

2.197,00%-1,40

BİST100

5.114,97%3,13

BİTCOİN

569185฿%1.5555

Öğle Vakti a 12:30
Giresun HAFİF YAĞMUR 16°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
X
Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

29 Mayıs 2023 Pazartesi

    Sanayinin Temeli Motor 

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    100 senedir “Kalkınıyoruz, İlerliyoruz, Yükseliyoruz” gibi kelimeleri çokça duymuşsunuzdur. Hiç şüphesiz bu kelimelerin siyasette bir karşılığı bulunmaktadır. Ancak kaplumbağanın yürüyüşü de bir ilerleme, bir küheylanın dörtnala koşması da bir ilerlemedir. Küçük kafalı ve dar görüşlü insanlar ilerlemeyi kaplumbağaya göre yapıyorlarsa bunun bizim için pek kıymeti yoktur. Zira biz bu kadar küçük ilerlemelerle giderken sanayide ve teknolojide ileri gitmiş ülkeler dev adımlarla yürümekte, onlarla bizim aramızda ki mesafe gittikçe açılmaktadır.

    Hele kalkınıyoruz diye elde avuçta ne varsa, hatta faizli krediler bularak bunlara betona ve asfalta yatırmak ve bunlarla övünmek kalkınma değil olsa olsa geleceğimizi ipotek altına almaktır. Bu borçları nesillerimiz nasıl ödeyeceklerdir?

    Sanayileşiyoruz, kalkınıyoruz, uçağımızı, helikopterimizi biz yapıyoruz diyenlere şöyle bir bakmak ve bunların motorlarını yapıp yapmadığımızı araştırmak lazımdır.

    Evet… Sanayileşmenin ilk göstergesi motorumuzu kendimizin üretmemesinden geçer.

    1975 yılında başlayan Ağır sanayi hamlesinde ele alınan ilk üretim de ‘motor üretimi’ olmuştur. Önce TÜMOSAN Türk Motor Sanayisi A.Ş adında bir şirket kurulmuş, bu şirket motor üretimi için seferber edilmiştir. Ankara’dan Konya’ya girerken yolun sol tarafı TÜMOSAN’a tahsis edilmiş, TÜMOSAN burada yılda 120.000 adet motor üretimi yapacağı programlamıştır. Hemen yanına da TÜMOSAN Traktör fabrikası yapılmış, üretilen motorların bir kısmı traktörlere monte edilerek piyasa arz edilmiştir.

    Bu fabrikanın Genel Müdürlüğünü ise arkadaşımız Makine Yüksek Mühendisi Ziyaeddin Toker yürütmüş, İktidara gelen Ecevit hükümeti; “Biz motor fabrikasını özelleştireceğiz” diyerek Genel Müdürün görevine son vermiş, sonra belki bir daha yapılması mümkün olmayacak fabrika önce yerli bir şirkete daha sonra da yabancılara satılmıştır. Şimdi artık motor fabrikanın yerinde yeller esmektedir.

    HEDEF HARP SANAYİ

    Hak ve batıl savaşı Adem (a.s.) ile başladı ve kıyamete kadar da devam edecek. Her devirde insan kendini kontrol etmeli ve yerini iyi tespit etmelidir. Hakk’a tabi olmadıktan (bağlanmadıkça) sonra ha batıllardan birinde olmuşsun ha da Hakk’a benzeyen bir batılla kol kola geziyorsun, bunun önemi yoktur.

    Atalarımız; “İster isen sulh-u salah, hazır cenge” demişler. Her devrin silahı teknolojik gelişmeye paralel olarak gelişmekte ve değişmektedir. Peygamberimiz zamanında ok, yay, kalkan, gürz, mızrak o devrin silahlarındanken, günümüzde silahlar toplar, tanklar, füzeler, uçaklar şekline dönmüşlerdir.

    Eğer Suriye, Irak, Afganistan gibi ülkemizin istilaya uğramasını istemiyorsak bütün gücümüzü savunma silah sanayisine vermemiz lazımdır. Amerika’dan uçak alacak sonra da istiklalimizi koruyacağız dersek yanılırız. Kıbrıs Barış harekâtı gibi anlaşmalardan doğan en tabii haklarımızı korumak Türk askeri için Kıbrıs’a çıkarma yapınca, Amerika hemen bize silah ambargosu koydu. F-16 uçaklarımızı lastiklerini vermedi. Akaryakıt ambargosu koydu.

    Bu gün yıllardır mücadelesini verdiğimiz PKK ve PYD ile savaşırken güya stratejik ortağımız ABD, 5000 TIR dolusu silahı PYD’ye dolayısıyla PKK’ya verdi.

    Erbakan Hocamız, Batının bu ikiyüzlü kahpe halini bildiği için Ağır Sanayi hamlesi içinde savunma sanayimize büyük önem verdi.

    Eğer milletimiz Milli Görüş hükümetlerine gereği kadar destek olsaydı, biz bugün bir Japonya, bir ABD, bir Çin olabilirdik. Ama ne yazık ki Medya hala milletimizi yanıltıyor ve bizi yokluğa ve yoksulluğu sürükleyecek işbirlikçi insanları desteklemeye devam ediyor.

    Devamını Oku

    Durun Kalabalıklar                                                

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    70’li yılların gençliği olarak çok okuduğumuz yazar ve şairlerden birisi hiç şüphesiz Necip Fazıl Kısakürek (Allah rahmet eylesin). Onun “Sakarya türküsü” adındaki şiirini gençlere ve çocuklara ezberletir onları da toplantılarda ve hatta mitinglerde halka okumalarını sağlardık. Bu şiirlerinden birisi de aşağıda sizinle paylaşacağın ‘Durun kalabalıklar, bu yol çıkmaz sokak’ başlığındaki şiiridir.

    En son bu şiiri benim yazdığım ‘En güçlü silah MEDYA’ isimli kitabımın arka kapağında yayınladım.

    Medyanın (TV ve gazetelerin) narkozladığı büyük bir çoğunluğa sahip insanımız maalesef kalabalıklar halinde uçuruma doğru hızla gidiyorlar. Durun diyorsunuz anlamıyorlar. Onlar bizi tenkit ediyorlar ve “siz niçin bizimle birlikte koşmuyorsunuz” diyerek bizi alaya almaya çalışıyorlar.

    Bu durumdaki insanlara bir de söz ve kelam ustası rahmetlik Üstat Necip Fazıl Kısakürek ağzıyla hitap edelim. Bakalım kaç kişiye sesimizi duyuracağız. Kaç kişiyi gittiği yanlış yoldan çevirerek hakka dönmesini sağlayacağız. Bilmeden gittiği “mağdup ve dallin yollarından dönüp Sırat-ı Müstakime” dönmelerini sağlayacağız.

    Çalışma ve gayret bizden Tevfik Allah’tandır.

    DURUN KALABALIKLAR

    Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
    Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
    Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
    Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,
    Çekiyor tebeşirle yekûn hattını afet;
    Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
    Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum;
    Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!
    Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey;
    Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey;
    Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
    Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

    Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
    Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
    Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
    Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
    Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
    Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

    Bak, aslan hakikate, ispinoz kafesinde;
    Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
    Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
    Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

    Necip Fazıl Kısakürek

    Devamını Oku

    İkinci Darbe 12 Mart Muhtırası

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bu arada Anayasa Mahkemesinde açılan MNP’yi kapatma davası neticenmiş ve MNP’nin kapatılmasın bütün mal varlığının Hazineye devredilmesine karar verilmişti.

                AP Adalet Partisi iktidarda ve Süleyman Demirel Başbakandır. Bir sabah uyandık ki radyolar “Askerlerin Demirel hükümetine muhtıra verdikleri” söylüyorlar. Muhtıra da özetle; “Ülke iyi yönetilemiyor” deniliyor.

    CHP’nin dindarlara baskı yapan yönetimi karşısında Demirel alacağı oyun hatırına siyasi ortamı gevşetiyor. Millet biraz rahatlayınca “Ülkemizin idaresini biz niçin yapmayalım diyerek” siyasi parti kuruyorlar, bununla da yetinmeyip faizci Kapitalizmin karşısında Adil düzeni kurmaya çalışıyorlar. Bir duvar gibi duran Osmanlı ruhunu geri getirmeye çalışan bir akıma karşı Demirel hükümetinin çaresiz kalışı karşısında bazı Generaller Hükümete muhtıra veriyorlar. Yani devletin memurları amirlerini tehdit ediyorlar. Muhtıra karşısında siyasi ortama bir deyim gibi yerleşen, “Demirel fötr şapkasını aldı ve çekiliyor.” O gün takvimler 12.Mart.1971’i gösteriyor.

    MNP’nin kapatma davası karar aşamasına gelince bizler büyük üzüntü yaşıyorduk. Bu kadar emek verdiğimiz ve inancımızın toplum bünyesinde uygulanacağını beklediğimiz bir siyasi aksiyon kapatılıyordu. Oturmuş dualar yapıyor, yer yer “salatin nariye çekiyorduk.”

    Bu esnada doğu Medreselerinden gelen milli görüş ve milli şuur sahibi Hocalar bize; “Partimiz kapatılıyor diye üzülmeyin. Hak davanın kaderi budur. Ama en kısa zamanda bir kısmınız milletvekili ve bir kısmınız Bakan olacaksınız” demişlerdi.

    1971 MNP kapatıldı. 11.10.1971 tarihinde Milli görüşün ikinci partisi MSP Milli Selamet Partisi kuruldu. MSP 1973 seçimlerine girdi. 48 milletvekili ile 3 senatör çıkartarak meclise girdi. Kurulan ilk Hükümette MSP hükümet ortağıydı ve Hükümette 8 Bakanlığa sahipti.

    MSP 11.Ekim.1972 tarihinde kuruldu. Kurucu Genel Başkan Av. Süleyman Arif Emre. Parti tüzüğünde bulunan “Parti genel Kurulu, kendi içinden veya dışından bir Genel başkan seçer” maddesine dayanarak Genel Başkan olamayacağı zannedilen Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı MSP Genel Başkanlığına seçti.

    Yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde bir siyasi kuruluş ilk defa sloganlarında “Önce ahlak ve maneviyat” diyor, bu çalışmayı çalışmalarının başına koyuyordu.

    Yıllardır birbiri peşi sıra ülkeyi idare eden solcu CHP ile rengini söyleyemediği için kendisine renksizler adı takılan AP ‘ye oy verilmemesi istenen MSP afişleri.

    Bir başka afiş, “Montaj değil, Fabrika yapan fabrika… Ağır Sanayi” idi.

    Devamını Oku

    İlk Siyasi Aksiyon MNP

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    24 Ocak1971 tarihinde “Milli Görüşün ilk siyasi aksiyonu olan MNP’nin (Milli Nizam Partisi) ilk Genel Kurulu yapıldı.

    Genel kurullar derlenip toparlanma günleridir. Çalışamayan Genel İdare Kurulu üyeleri yerine yenileri alınır ve parti iktidara gelirse neleri, nasıl yapacak konuları gündeme gelir. Ayrıca günlük olaylar o siyasi partinin fikirleri açısından yorumlanır, ülke kamuoyuna mesajlar verilir.

    MNP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile bir ara Çalışma Bakanı da olan Dr. Fehmi Cumalıoğlu elleri ile partinin amblemi olan “Şahadet parmaklı” amblemi gösteriyorlar.

     Son devrin en kuvvetli edip ve şairi Necip Fazıl Kısakürek, bir ara Çalışma Bakanı da olan yazar ve şair Ahmet Tevfik Paksu, hemen yanlarında MNP’nin ses cihazlarından sorumlu Veysi İrdam Genel kurul salonunda bir araya gelerek bazı konuları istişare ediyorlar.

     Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Süleyman Arif Emre ile MNP Gençlik Kolları Genel Başkanı Nevzat Laleli olarak Genel kurulda yapılacak çalışmaları görüştük. Hemen arkamdaki Partinin demircilik işlerini yapan RP Yenimahalle ilçe Başkanı olan merhum Hüseyin Koçak, onun yanında gözlüklü saatçi Musa Çağıl görülüyor.

    <><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><> 

    Şurası bir gerçektir ki inancının siyasi hareketini yapan milli görüşçüler çıkmadan önce herkes pek rahattı. AP ile CHP birbirleri ile “Horoz dövüşü” yaparlar, CHP’den korkanlar AP’ne, AP’den yılanlar CHP’nde toplanırlardı. Daha doğrusu dış güçler ülkemizde iki kukla ile boy gösterir, biri yıprandı mı, diğerini iktidara taşırdı. Zavallı halk bir onun ayağında top gibi çelinir, bir diğerinin ayağında tekmeyi yerdi. Medya sanal olayları gerçekmiş gibi halka takdim eder, hangi parti iktidara taşınacaksa o parti allanır, pullanır vitrine çıkartılırdı.

    AP yıpranınca medya; “Karaoğlan Ecevit…” “Kurtar bizi Karaoğlan” sloganlarını işler, Ecevit için ümit pompalardı. Ecevit iktidara gelince yokluklar, kuyruklar alır başını gider, bu sefer de aynı basın “Kurtar bizi baba” sloganıyla halkın AP de toplanmasını sağlanırdı.

    Devamını Oku

    Milli Görüşçü Olmak

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    “Sen yapamadın. Ben gelirsem yaparım” ifadesi bu çalışmaların özeti gibidir. Bu gün de ayını çalışmalar devam etmektedir. Özellikle iktidar partisi ile ana muhalefet partisi miting meydanlarında ne yapacaklarını anlatmaz, muhalefet partilerini ve özellikle de Ana muhalefet partisini tenkit eder dururlar. 1969 yılında Prof. Dr. Erbakan’ın siyasi çalışmalarına başlamasıyla yeni bir görüş daha ortaya atıldı. “Milli Görüş”

    Hocamız, Konya ve ilçelerinin her birinde “Sağcı görüş, solcu görüş ve milli görüş” konferansları verdi. Bunlardan bir kısmına ben de katıldım. Konferansında bu görüşlerin özellikle ekonomik yönlerini ele alarak;

    “Sağcı görüş ekonomide kâr’ı da faizi de serbest bıraktı. Vergileri varlıktan değil kardan aldılar. Darphaneyi çalıştırdılar açıktan para bastılar. Aldıkları kararla dövizlerin fiyatını yükselttiler yani TL’nin değerini düşürdüler. Üretimi ve ihracatı teşvik edeceklerine tüketimi ve ithalatı teşvik ettiler. Bu da milletin sömürülmesi, soyulması demek oldu. Millet gittikçe fakirleşmeye başladı.

    Solcu görüş ise Sosyalizm ve onun uygulaması olan Komünizmi esas alarak kâr’ı da faizi de yasaklamaya kaktı. Daha doğrusu fikren bunları söylüyordu da iktidara gelinde icraatında sağcı görüşün uygulamalarını aynen yapıyordu.

    Milletimizi kendi görüşü olan “Milli görüş” ise üretimi ve ihracatı teşvik edeceğini, kâr’ı serbest bırakacağını ancak sömürü aracı olan faizi yasaklayacağını ifade ediyordu.

    Milli Görüşçü olmak dört esası kabul etmekti. Bunlar; 1. Maneviyatçı olmak 2. Hakkı üstün tutmak, 3.Tarihine bağlı olmak ve 4. Nefis terbiyesi yapmaktı.

    Maneviyatçı olmak, yapılacak olan her işin, bir gün (ahrette) hesabının sorulacağına inanmaktır. Çalışan insanlar buna inanırsa ülkede soygun ve sömürü olmaz, haklar baştan korunmuş olur. Çıkar ve menfaat ile hareket etmek değil her zaman ve her şart altında hakkı tutmak esastır. Tarihimiz bizi biz yapan değerlerin yaşanması ile doludur ve bu konuda sayısız kahramanlık örnekleri bulunmaktadır. Canımızın hoşuna gideni değil, canımız istemese bile hakkı tercih edebilmek nefis terbiyesinin içinde gizlidir.

    TBMM’ DE ÜÇ DEV ADAM

    1969 seçimlerinde Konya Bağımsız Milletvekili olarak TBMM’ne giren Prof. Dr. Necmettin Erbakan, AP’sinde meclise giren Tokat Milletvekili Ahmet Arıkan ile Isparta milletvekili Hüsamettin Akmumcu’nun AP’ den istifa ederek Bağımsız milletvekili olmaları ve Hocamızla bir araya gelerek üç kişilik bir gurup kurmaları, meclis çalışmalarını koordineli bir şekilde yapmalarını sağladı. Bu da yapılan çalışmaların tesirini artırıyor, toplumda ses getirmesini sağlıyordu.

    Mesela 1970 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın mecliste yaptığı AET (Avrupa Ekonomik Birliği – Yeni adıyla AB Avrupa Birliği) konuşması toplumda çok büyük ses getirmesini sağlamıştı.

    Bu üç idealist insan siyasi açıdan toplumu da organize etmek ve idareye talip olmanın yolunu seçerek 26.Ocak.1969 da bir parti kurdular ve adına MNP Milli Nizam Partisi dediler.

    Dikkat edilecek olursa bu parti ülkenin nizamını (düzenini, sistemini, rejimini…) hedef aldığını baştan ilan ediyordu ve diğer partilerin hiç biri sorunları çözmek için bu kadar derinlere inmemişti, inememişti. Hâlbuki bütün iyiliklerin başı da, bütün kötülüklerin başı da sistemin kendisiydi.

    Milli görüşün hedefleri ise bu gün ekonomi başta olmak üzere ahlaki sahada, hukuki sahada, ilmi sahada birçok skandalın bir anda yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Onun için hedefler de ona göre seçildi ve 1. Yaşanabilir bir Türkiye, 2. Yeniden büyük Türkiye ve 3. Yeni bir dünya kelimeleriyle özetlendi.

    Bu hedeflere ulaşabilmek için de “Adil düzenin sağlanması ve İslam Birliğinin kurulması” şarttır, denildi.

    Devamını Oku

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.