34,8176$% 0.1
36,8244€% 0.07
44,4736£% 0.25
2.981,88%1,34
4.897,00%0,55
10.257,39%1,75
3410418฿%-1.6378
Merkez Bankası’nın açıkladığı Aralık ayı reel kesim güven endeksi verilerinde güçlü 3Ç21 ortalamasının altına doğru yavaşlayan, ancak pandemi öncesine göre yüksek seviyelerdeki seyrin devam ettiğini gözlemliyoruz. RKGE, Aralık ayında 2,3 puan azalış ile 106,1 seviyesine gerilerken; mevsimsellikten arındırılmış RKGE ise 1,9 puan azalış ile beraber 110,1 seviyesine gelmiştir.
Bu dönemde imalat sanayi kapasite kullanım oranı, 0,6 puan artış ile %78,7 olurken; mevsimsellikten arındırılmış KKO ise %78,4 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Endeksi oluşturan anket sorularının difüzyon endeksleri incelendiğinde, önümüzdeki üç aydaki ihracat sipariş tutarı, önümüzdeki üç aydaki toplam istihdam, mevcut mamul stoğu ve üretime ilişkin değerlendirmeler ve önümüzdeki üç aydaki hacmin endeksi yukarı yönlü etkilediği görülmektedir. Genel eğilim, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcamaları ve cari toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler ise endeksi aşağı yönlü etkiledi.
Gelen veriler 4Ç21’deki kısmi yavaşlama belirtilerini yansıtır şekilde. Bu kapsamda, özellikle sabit sermaye yatırımlarındaki ve iç piyasada mal sıkışıklığına bağlı olan momentum kaybı, dönemsel büyüme ivmesi üzerinde sınırlayıcı bir etkiye sahip olacaktır. Manşet ve düzeltilmiş rakamlardaki eğilim ve 4Ç21 açısından sanayide ortaya çıkardığı ortalama açısından bu düşüncemizi doğrular niteliktedir. Buna karşılık, ihracat ve mal stoklarındaki pozitif katkı düşüş momentumunu sınırlamaktadır. Dolayısıyla, çift haneli büyüme beklentimize ilişkin ters yönde bir eğilim oluşacağını düşünmüyoruz. Buna karşılık; enflasyonist etkilerin genelleşmesi başta olmak üzere Aralık ayına kadar olan süreçte TL’nin süregelen değer kaybının zorlayıcı etkileri, tahvil faizleri ve CDS risk primlerindeki yükselişin ve dengesiz portföy ve sermaye hareketlerinin ekseninde piyasanın zorlanmaya başladığı açıktır. Nitekim, sanayi siparişlerinde azalma eğilimi hissedilmekte ve stok yenileme süreleri ile maliyetleri artmaktadır. Enflasyon, bahsettiğimiz koşulların genele yayılım etkisiyle bir artış içerisinde ve beklenti ilerleyen ayların yüksek dönemsel artışlarıyla yıllık enflasyonun daha da hızlanacağını göstermektedir.
Bu noktada piyasa stabilizasyonu ve faaliyet normalleşmesi açısından fiyat istikrarı unsurunu önemsiyoruz. Bilindiği gibi, son birkaç ayda devam ettirilen faiz indirimlerine rağmen finansal koşullar piyasayı açacak kadar bir gevşeme geçirmedi. Çünkü bu dönemde fiyat istikrarsızlığı ve risk göstergelerindeki hareket gerçek finansman koşullarının farklı yönde hareket etmesine neden oldu. Bu durumda da tahvil faizleri yükselirken, bankaların kredi faizleri de yüksek kaldı. Mevcut aralık ticari krediler halen %25-30 gibi aralıklara işaret ettiğinden, reel ekonomi üzerinde rahatlatıcı bir finansman etkisi olamamaktadır. Genel maliye politikaları ise, hükümetin yeni ekonomi perspektifi çerçevesinde genişlemeci eğilimde seyredecektir. Son günlerde, liranın değer kaybına karşı önlem olarak getirilen kur korumalı mevduat aracı başta olmak üzere ekonomik önlem setinin, döviz kurlarındaki etki derecesine ve fiyat istikrarı olgusuna etkisine bakacağız. Ticarette fiyat belirlemesini kolaylaştırmak için ihracatçı ve ithalatçı firmalara forward kur verilmesinin de, son kur kullanımından kaynaklı belirsizlikleri bir nebze kolaylaştıracağını düşünüyoruz.
Kısa vadede, eğer kurların gerilemesinden kaynaklı olarak son dönemdeki fiyat artışları normalize edilirse, biraz da yüksek ücret artışlarının harcama etkilerini 3 aylık sürede görme ihtimalimiz olabilir. Ancak, enflasyonun yüksekliği ve istikrarsızlığı halen özel tüketim üzerinde baskı oluşturabilir. İç piyasadaki sıkışıklığın ve indike edilen değerlerin üzerindeki yavaşlama etkisinin temelinde mal arzındaki zayıflık kadar azalan tüketim yetisi de etkili olmaktadır. Ücret artışları ile hissedilen enflasyon makasının büyüklüğü, otonom tüketim yapabilme ve buna bağlı olarak mal ve hizmet talep edebilme yetisini azaltmaktadır.
Dış talep konusunda, biz sene genelinde ihracatın artan yüksek katkısını izlemekle beraber Euro Bölgesi’nde artan Omicron yayılması ve kısıtlamalarının etkisini izlemek durumundayız. Özellikle PMI verilerinin gösterdiği etkiler çerçevesinde, söz konusu virüs yayılmasının kısıtlamalar üzerinden imalat sanayi eğilimlerine yansıma durumu olabilir. İhracat siparişlerine etkisi anlamında, Euro Bölgesi’ndeki ekonomik büyüme önemli durmaktadır. Normalleşme sonrasında içerideki sanayi aktivitesi güçlü ilerledi, ancak son dönemdeki küresel mal arzı ve fiyat baskıları zorlayıcı etkenler olmaktadır. İstihdam ve üretim kapasiteleri anlamında makroekonomik belirsizliklerin azalması gerekliliği dikkat çekiyor. Aynı zamanda yüksek reel ücret artışı nedeniyle, firmaların kar marjlarını artırmaları istihdam veya en azından kayıtlı istihdam kaybının yaşanmaması anlamında önemli. Hükümet, ek yatırımların finansmanını kolaylaştırmak için gevşek politikalar izlenmesini, faizlerin düşük tutulmasını ve kredi kanalının hızlanmasını istemektedir.
Tüm bu şartlar genelinde değerlendirdiğimizde; 2021 yılının geneli için çift hanede %10,7 büyüme beklentisiyle beraber, gelecek yıl hem ekonomideki aşağı yönlü risk faktörleri, hem de yüksek baz yıl itibariyle büyümenin yavaşlamasını bekliyoruz. 2022 yılı için büyüme beklentimiz mevcut şartlarda %3,9 seviyesindedir.
Haber: https://hibya.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.