36,3104$% 0.07
37,9764€% 0.02
45,9133£% 0.26
3.424,88%0,12
5.712,00%0,19
9.916,89%0,82
3448676฿%-1.01076
Sosyâl medyada EDEBİYAT ve ŞİİR diye bir site var. Biz de meslek ve îtiyatlarımız bağlamında buraya âidiyeti kabul ettik. Güzel edebî ürünlerle karşılaşırız diye ümit ederken, ülkemizde herşeyin istismârı yapılır ya, edebiyât üzerinden iş siyâsete doğru evrildi. Hem de yıkıcı bir siyâset. En masum ifâdesiyle Arap-Türk kardeşler arasına fitne sokmak. Kaldıki mesele İslâm’ı sıradanlaştırmaya kadar gidiyor.
Sözü uzatmayalım, yazıyı okuyunca anlayacaksınız. Karar da size âit. Paylaşımda Mahmut Kulaksız imzası var; ve işte, -başlıklar bize âit olmak üzere- paylaşım:
İŞTE KADINLAR; İŞTE TÜRKLER, İŞTE ARAPLAR!
“Araplar eşlerini avrat diye çağırır, manası apış arası demek
Türklerde hânım diye çağırırdı yani evimin sahibi.
İşte aradaki fark.
Rabia Arapça’da “dördüncü” demektir.
Öyle sanıldığı gibi mübarek ve anlamlı bir isim değildir.
Çünkü Arap kültüründe kız çocukları insandan sayılmadığı için, kızı olanlar isim vermez numara verirlerdi.
Vahide isim değildi, birinci demekti. İlk doğan kıza verilen numaraydı.
Saniye ikinci demekti, ikinci kızı olana verilen numaraydı.
Selase ve Bite isimleri üçüncü demekti, üçüncü doğan kızlara verilen numaraydı.
Rabia da dördüncü demekti, dördüncü doğan kıza verilen numaraydı.
Bizimkiler de Rabia’yı çok mübarek ve çok dini içerikli bir isim zannederler. Bilmiyorlar ki Araplar, insandan saymadığı ve isim vermeye lüzum görmediği kız çocuklarına işte böyle numara takarlardı, tıpkı otomobillere takılan plakalar gibi.!
Dünya kurulduğundan beri kız çocuklarını, diri diri toprağa gömen kültüre sahip tek millet Araplardır…
Bunun esas sebebi ise; tefecilik yapan, fahiş faizlerle verdikleri paraları ödeyemeyen kişilerin kızlarına, karılarına el koyup pazarlayan insafsız ve ahlaksız, Arap egemenlerinin eline düşmesinden korkan Araplar, yeni doğan kız çocuklarını diri diri toprağa gömerek bu akıbetten koruduklarını zannederlerdi.
Peki o çağlarda Türk’ler nasıldı?
Türk’ler kız çocuklarına, hatunlarına değer veren, onları önemseyen, insan yerine koyan, komutanlar ve hakanlar gibi yetiştiren tek tanrılı dine mensup bir milletti.
Ve insan hakları açısından da çağdaş kültürün örneklerini vermiş önder uluslardandı.
Eski Türkçe’de “namus” sözcüğü yoktu çünkü namussuzluk nedir bilmezlerdi!
Türk geleneğinde kadın; arkadaştı, kadın anneydi, kadın sevgiliydi, tek başına bir devletti.
“NE ZAMANKİ TÜRKLER MÜSLÜMAN OLDU!”
Ne zaman ki Türkler Müslüman oldu, Arap kültürü geldi, kadın kadın olduğuna bin pişman oldu.!
Kadın dövmek, maalesef Türklerin Arap kültürüyle tanıştıktan sonra başlayan bir olaydır.
Eski Türk kültüründe, örfünde kadın her zaman el üstünde tutulurdu.
Tarihe geçmiş Cengiz Han’ın eşi için söylediği.
“Ben sizin Han’ınızım, bu da benim Han’ım” sözleriyle dilimize yerleşen “Hanım” kelimesi de bunu göstermektedir! Yâni KADIN EVİN HANIYDI.”
TÜRKLERİN NE GÜZEL DÎNİ VARDI DER GİBİ!
Bu metin, dolaylı yoldan; Türkler zâten tek tanrılı dîne mensuptu, İslâm’la birlikte Arapların örfleriyle tanıştı, bozuldu. Kadın sıradanlaştı, insandan sayılmaz oldu. Âdetâ; Türkler Müslüman olmasaydı bugün de daha çağdaş olurdu. Bizde ne kadar kötülük varsa hep bu Araplarla tanışmamızdan.
DÜNKÜ ARAPLAR, BUGÜNKÜ MÜLTECÎLER
İşte mültecileri de görüyorsunuz. Başka kanıta gerek yok. Bunları da kovalım gitsin demeye getiriyorlar. Bu dilin altında yatan o. Biz de bu noktadan hareketle, eğitim ve birikimimizin yüklediği sorumlulukla bu yanlış algıyı tashihe çalıştık. İşte buyrun:
PAYLAŞIMA YAPTIĞIMIZ YORUM DA ŞÖYLE:
Nûri Kahraman: “Türkler’in Müslüman olması iyi olmadı mı yâni? Buradan öyle bir anlam çıkıyor. Böyle bir paylaşımla ırkı kutsatıp dîni horlatarak inancını değersizleştirdiğin, cennet ayaklarının altına serilmişken cehennemine sebep olduğun bir kadına hangi hanımlığı, hangi güzelliği, hangi mutluluğu vermiş olacaksın?
Midyat’a hanım’a giderken cennetten olmak denir buna. Süslü lâf edeceğiz diye alttaki dallar kesilmemeli, ağızdan çıkanı kulak duymalı derim wes’selâm…”
CEVÂBIN USLÛBUNA BAKAR MISINIZ?
Hem bir de; EDEBİYAT ve ŞİİR sitesindeyiz. Cevap çok EDEBÎ ve de ŞİİR gibi olmuş mu? Hele bir okuyun bize verilen cevâbı. Bakalım nasıl değerlendireceksiniz?! Takdîri size bırakıyoruz:
YAZIYI NERENDEN ANLADIN?!?!?!
Mahmut Kulaksız: “Nuri Kahraman bu yazıyı nerenden anladın okuyorsun?”
BU USLÛP SAMÎMİYET USLÛBU DEĞİL
Nûri Kahraman: “Sn. Mahmut KULAKSIZ; Bu uslûp; derdi sevgi, saygı ve mutluluk olan bir üslup değil. Irkçılık üzerinden Arap düşmanlığı yapacağız diye İslâm’ı malzeme mesâbesinde kullanmanız şık değil. “
BU İŞLER ASLÂ ŞAKA DA DEĞİL
Bu yazıda Araplar üzerinden İslâm hafifseniyor. Türklük güzeldi, Müslüman olduk, ahlâkımız kötüleşti, kadınları hor görür olduk.
“CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR” buyuran bir Peygâmberin milletini, kendi ırkını kutsamak adına kerihlemek her şeyden önce îmâna zarar verir. Türkler yâni biz o kadar sağlam karakterliyiz mâdem niye bozuluyoruz ki? Biz etkileyelim onları. Zayıf karakterli olanlar var diye karşı tarafın suçu ne?
TÜRKLER PÎRÜPÂK, ARAPLAR KİR, PASAK!
İslâm’ın yasakladığı ırkçılık sâikasıyla gûyâ Türk milletine toz kondurmak istemiyorsunuz. Yanlışlığı varsa sebebi Araplar; yoksa Türkler pîrüpâktır demek istiyorsunuz.
BUNU YENİ NESİL NASIL ANLAR?
Türkler Müslüman olunca bozulmuşlar. Yazının satır aralarından sızan anlam bu. Araplara vurmak moda, nasıl olsa onlar gariban, biz batı medeniyetiyiz, kapitalizmde felsefe altta kalanın canı çıksın. Hâlbuki bu coğrafyaya yapılan taarruzlar ancak Türk-Arap dayanışmasıyla püskürtülebilir; öyle de olacaktır.
NE ARAPLARIN, NE DE TÜRKLERİN HAYRINA BU!
Bu tür paylaşımlar Arapları olduğu kadar Türkleri de vurur. Şu anki hükümete bakın; 22 yıllık nispeten milliyetçi-mâneviyatçı olan iktidara ancak ulaşılabilir olmuştur ve hâlen sürmektedir. Biri çekilse sonrası kaos. İslâm dünyâsı da böyle.
NE TÜRK’E, NE DE ARAP’A RAHAT YOK
Türk ve Arap elele vermezse bu bölgede ne Türk’e ne de Arap’a rahat yok. Ama maalesef bu yanyanalığı içine sindiremeyen, böyle bir fotoğraf vermek istemeyen çok ulu Türklerimiz de yok değil.
12 EYLÜL SAĞ-SOL’DU; ŞİMDİ DE TÜRK-ARAP
İşte biz böyle; 12 Eylül öncesi Türkiye’si gibi bir şey yaptığımızı zannederek birbirimize hakaret edip coğrafyanın birlik-dirliğine kurşun sıkarak ta 15 bin km’den gelip beynimizde ve kâlbimizde boza pişiren emperyâl düşmanlarımızı kıskıs güldürmekten başka bir şey yaptığımızın farkında olmadan Türk milleti doğuştan kahramandır modunda komşularımızla birbirimizin gözünü oyma yarışına gireriz.
ELİ DE, DİLİ DE GÜÇLÜ CİNSTEN TÜRKLER
Bu arada, benim size cevap yetiştirme şansım yok. Siz eli de, dili de güçlü Türklere benziyorsunuz. Uslûbunuz onu gösteriyor. Ama ilâhiyat okumuş birisi olarak, ya bu sitelere girmeyeceğiz, girince îmâna taalluk eden bir yanlış varsa açıklamak boynumuzun borcu.
*BUNLARI NEDEN GÖZE ALIYORUZ?*
Burada benim bir menfaatim var mı? Ya da kimseden bir beklentim? Allâh C.C. rızâsı için yazıyorum. Bak hakaret te ediyorsunuz bir Türk yiğitliğiyle, kahramanca ve de gâyet kolay bir şekilde, çekinmeden.
KABUL EDERSİNİZ YA DA ETMEZSİNİZ
Ne zorumuz var durup dururken düşman kazanmaya, en azından çekişmeye? Bizimkisi sâdece bir sorumluluk sonucu. Kabul edersiniz ya da etmezsiniz. Takdir sizin.
TÜRKLERDE NEZÂKET YALNIZCA KADINLARA MI?
Şunu da belirtelim ki; Türkler sâdece bayanlara nâzik davranma töresine sâhipler demek ki. Bunu da anlamış oluyoruz. İnşâllâh bunu olsun doğru anlamışızdır.
ALLÂH (C.C.) TÜRK’Ü KORUSUN
Allâh C.C. Türk’ü korusun; her türlü maddî, mânevî olumsuzluklardan, dünyâda da âhirette de kaybettirecek duygu, düşünce, taraftarlık ve çabalardan. Âmîn wes’selâm…
ARAPLAR, EMPERYÂLİST UŞAĞI
Mahmut Kulaksız: “Nuri Kahraman; bugün Arap ülkeleri arasında hangisi gerçek İslami yaşıyor? Hepsi de birbirine düşman kardeşler. Hepsi de emperyalist güçlerin oyuncağı. Siyonizm’in kuklaları.”
BİZİM YAPTIKLARIMIZ KİME HİZMET EDİYOR?
Onlar kukla; tamam da, ya biz? Bir düşünelim bakalım; Arapları sevmemek, bir türlü içine sindirememek nasıl bir sinsi telkinin sonucu? Diğer yandan, bu düşmanlık Türk’ün işine yarar mı? Ya Arap’ın? Balkanlar’ın, Kafkaslar’ın işine yarar mı? Yaramaz; tam aksine zararı olur.
Peki; ya o zaman şöyle soralım; Ya PKK’nın veyâ Amerika’nın, vs. çoğaltabiliriz; bunların işine yarar mı? Hem de bal gibi. Adamların gâyesi de bu zâten. Buraya geliş sebebi de budur.
HANİ TÜRK MİLLETİ ZEKÎ İDİ?!
Peki hani; “Türk milleti zekî” idi. Mesele bu kadar açık. Burada kimin ekmeğine yağ sürüldüğü belli. En az PKK kadar Arap ve mültecî düşmanlığı da bölgenin, yâni gönül coğrafyamızın birlik ve dirliğine zarar veriyor. Bu husûsun daha başka kanıta ihtiyâcı var mı?
ŞUURSUZ HAREKET, NETÎCE FELÂKET!
O zaman biz ne yaptığımızı bilmiyoruz demektir. Türk milletinin faydasına olacak şey noktasında dinamiklerini harekete geçirmemiz gerekirken ayrılıkları körüklenmek sûretiyle Türk milletinin KIZIL ELMA dâhil, TÜRK-İSLÂM BİRLİĞİ, BÜYÜK TURAN ideali gibi menfaatine olacak bütün hamlelerin önünü kesiyoruz.
EY TÜRK; TİTRE VE KENDİNE DÖN!
Yüce Mevlâ’mız cümleye aklını başına devşirmeyi nasîp eyleyip Aziz milletimizin âcil ihtiyâcı olan birlik-dirlik ve maddî-mânevî, onu titretip asıl misyon ve fonksiyonuna kavuşturacak gayretleri başarıya ulaştırarak, dünyânın-âhiretin saâdetlerine ermeyi, cennetle cemâlle müşerref olmayı, başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere tüm mazlumların özgürlüklerine kavuşturulup, âhirette de tüm şehitler ve sevdiklerimizle berâber Efendimiz S.A.V.’in komşuluğunda buluşup görüşerek sonsuz mutluluklara hep birlikte ermeyi lûtfeylesin…
Âmîn wes’selâm…
İstanbul’dan Anadolu’ya, Yollardan Yordamlara…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.