34,2651$% 0.31
37,6473€% -0.39
45,0220£% -0.02
2.915,39%-0,01
4.968,00%-0,30
9.109,34%2,37
2135790฿%2.97104
Mâlum; 1966 yılından bu yana tedrisât yapan Ordu İHO, beton ömrünü doldurduğundan yenilenmek durumuyla karşı karşıya. Yıkım ve inşaat öncesi eşyâ taşıma işlemleri başladı bile. Nitekim geçen günkü ziyâretemizi sizlerle paylaşmıştık:
Hani ne derler; YAPACAK BİR ŞEY YOK!
KAMYON KAPIYA DAYANMIŞ BİLE!
Bundan sonrası Cennet’e kalıyor;
Hani orda Rabbimiz sevgili kullarına her istediğini lûtfedecek ya. 60 yılda bu okuldan kimler geldi, kimler geçti? Ne güzellikler yaşandı, ne özellikler tezâhür etti. Ordu İHO bir efsâneydi. Şimdi yıkılacak olan bu binâ 10 binlere yuvalık yaptı. Çocukları, en güzel günlerini geçirdikleri bu binânın yıkılacak olmasından dolayı muzdarip. Artık bundan sonrası;
KADER AYIRSA BİLE MAHŞERDE BULUŞURUZ!
şarkısını söylemek. Tıpkı, bu şarkının yeni çıktığı o zamanlarda, yâni bu okulun yapıldığı yıllar ve sonrasında gençlik hissiyâtıyla çok çok terennüm edip bu binânın koridor ve duvarlarında dalga dalga yankılandırdığımız, ortalığı inlettiğimiz gibi!
Rabbimiz VÂSİUR’RAHMEDİR; merhameti, âciz kullarının aklının-havsalasının alamayacağı kadar geniştir. Bu neden olmasın? Öyle değil mi sevgili dostlar?! O zaman, MEVLİD’in diliyle; bu duâya cümleniz deyin, diyelim;
ÂMÎN, ÂMÎN, ÂMÎN WES’SELÂM?!…
Bu paylaşıma çok farklı tepki ve yorumlar geldi. Bugün sizlerle onları paylaşacağız. Bu arada bir yoruma cevap sadedinde biz de duygu ve düşüncelerimizi açıkladık. Dahasını daha sonraya bırakıyor ve sizleri paylaşıma gelen yorumlarla baş başa bırakıyoruz:
NASILSA YENİSİ YAPILACAK
Birol ŞÂHİN: “Yıkılsın hocam… Yenisini yapacaklar var nasılsa!…”
ÇOK DAHA GÜZELİ YAPILACAKTIR
Burhan KÜÇÜK: “Değerli Hocam, yıkılacak olması orada okuyan ve öğretmen arkadaşlarımızı duygusal olarak etkileyecektir. Ancak, oraya çok daha modern ve büyük bir okulun yapılacağına inanıyorum.
Bittiğinde hüznümüz sevince döner de, hep birlikte açılış törenine katılmak nasip olur.
Hayırlı, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum kardeşlerim…”
ORADA ÇOK GÜZEL HÂTIRALARIMIZ VAR
Ahmet AYTA: “Sayın hocam, o okulda çok güzel günlerimiz oldu. Rabbim yapandan yaptırandan razı olsun. Selam ediyorum…”
SÂDECE BİNÂ DEĞİL, BİZ DE TÂRİH OLUYORUZ!
Muhsin ÇOK: “Yıkılan her bina geçen yılların habercisi Nuri Hocam. Ayrıca bizlere nereye doğru yaklaştığımızı da haber veriyor. Daha dün gibiydi. Çocuktunuz bak, şimdi bu bina gibi tarih olmaya doğru gidiyorsunuz diyor. Rabbim ebedi aleme giderken iman ile bu yolculuğu tamamlamayı nasip eylesin.”
DAHA İYİSİ YAPILACAK MI ACABÂ?
Nail GÜNGÖR: “Neden yıkılıyor hocam? Akkuş İmam Hatip Okulu’nu da yıktılar. İlçe’nin dışına yaptılar. Kış çok oluyor. Talebe ne yapacak? Hastaneyi de yıktılar, İlçe dışına taşıdılar. Arabası olmayan tabana kuvvet. Bence yanlış uygulamalar…”
NE DİYECEĞİMİ BİLEMİYORUM!
Nûri KAHRAMAN: Nail GÜNGÖR: “Burada o tür bir sıkıntı yok ama, şimdi konuşmak da faydasız. Lâkin yine de hâfızaların bir köşesine not düşülmesi iyi olur düşüncesiyle yazıyoruz:
Bu okul çok önemli, daha doğrusu müessese mühim. Ordu’nun İslâmî ve irfânî anlamda bir târihi yok. En azından merkez şehir olarak. İmam-Hatip Okulu yeri ve konumuyla Fâtih’in sahn-ı semanları gibi önemli bir hüviyet arz ediyordu. Biz zamânında yandaki, daha önce minibüs durağı olan yerin de arsaya katılımıyla buraya çok büyük, çok amaçlı, mîmârî özelliği de olan, geleceğe dönük, şehre kimlik, bizlere gurur kaynağı olacak bir İmam-Hatip Külliyesi yapılması taraftarıydık. O zamanlar kılıcı kesen kardeşlerimiz, içerisinde bu okulun yetiştirdiği kimseler de bulunmasına rağmen siyâsetin kirli geleneğine ayak uydurarak, hattâ burayı tamamen ulaşım merkez istasyonu yaparak Okulu hâricî, güyâ daha büyük bir yere taşıma fikrini bile telâffuz ettiler. Halbuki, İmam-Hatip sadece bir binâ meselesi değildir. Burası şehrin kâlbi. İmam-Hatip mevkii olarak ta ona ruh verecek merkezî bir noktada. Halkın hafızasına yer etmiş. Esas olan buranın geliştirilmesiydi.
Sonuçta ne oldu? Bizim etkili ve yetkili arkadaşlar başka sevdalar peşinde, kimseye kulak asmayıp burunlarının doğrusuna giderken kimi görevden alındı, yerine gelenler de aynı havaları çalarak zaman içerisinde sahneden çekildiler. Yeni başkanın bir İmam-Hatip dünyâsı, en azından bizim düşündüğümüz boyutta zâten yok. Çünkü bu meseke bizim anladığımız boyutuyla özel bir gayret ve hattâ himmet istiyor. Bizim İmam-Hatiplilerin yapmadığını onlardan nasıl bekleyebiliriz ki? Nitekim şimdi oraya Anıtkabir misâli YENİ ÇARŞI adıyla bir binâ oturtuldu ki bence o civârın kimyâsını bozdu. Ticârî anlamda da rantıbıl olmadı. Çok sönük bir yer. Neşesi yok. Çok yeri boş. Dolu olanların birçoğunda da devren kiralık levhaları görüyoruz. Ruhları açacak yer civâra kasvet getirdi âdetâ.
Evet Nail kardeş. Söylemem o ki, bizimkiler ellerine geçen fırsatları çarçur ettiler. Bu güzel hayâllere; daha da çok şehre yazık oldu. Geldiğimiz noktada mevcut arsaya güzel bir proje oturtulabilirse bu tesellimiz olacak. Ordu’da İmam-Hatip özellikle mühimdir. İctimâî ve de irfânî anlamda bir markadır. Mîmârî yapısıyla falan şöyle güzel, iç açan, dikkât çeken, şehre renk katan, genel manzaraya boyut katan bir eser ortaya çıkarsa bu hepimizi memnun eder.
Gelip geçmiş, kaçırılmış meseleyi niçin zikrettik? İmam-Hatip’te okumak kadar onun menfaatlerini koruma, müesseseyi daha ileri götürme ve bunu hiçbir başka gerçeğe fedâ etmeme duygusu da kazanılmalıdır. Yoksa zaman içerisinde küçülme kaçınılmazdır. Bu husus özellikle mühimdir ve yeni talebelere bu ruh verilmelidir.
Yeni talebeler deyince aklımıza geldi ki, yeni binâ kapsam, duruş ve ihtişamıyla cezbedici olmalı, geleneksel buluşma günlerinde eski-yeni tüm talebe ce mensupları bir araya getirecek gösteriş, câzibe ve özellikte olmalı. Halkın parmakla gösterdiği, İmam-Hatip’in şanına yakışır bir yer olmalı.
Evet Nail Bey kardeşim. Durum bu. Duygu ve düşüncelerimizi ifâdeye wesîle olduğunuz için teşekkürler. Bu binâ biraz da tasarruf tedbirleri dönemine denk geldi. Kılıcın her anlamda kestiği, koskoca statların, sonra yıkılıp hebâ olan botanik bahçelerin inadına yapılıp imkânların har vurulup harman savrulduğu dönemleri ıskalayan kardeşlerimizi Allâh’a havale ediyor, bizleri hiç olmazsa biraz tesellî bulacağınız, içimize sinen olabildiğince fonksiyonel ve mîmârî olarak karizmatik, sevecen ve halkın da sevip sînesine sarıp-sarmaladığı bir güzel eserle buluşturması niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes’selâm…”
MEHMET ÂKİF LOJMANLARI GİBİ OLMASIN!
Sâlih BURKAÇ: “Nuri Kahraman, Mehmet Akif lojmanları gibi peşkeş olmasın arsası. Değerli vekilimiz almış. Ben 30 yıldan beri 1 metre yeri alamadım. Mili eğitimin yeri satılmaz dendi.”
Hasan AYGÜN: “Nuri Kahraman Hocam, Ordu İHL her ne olursa olsun yıkılmamalıdır… Şehrin manevi havasını hatırlatan üç beş değerden birisidir.
Sayısız öğrenci yetiştirip ülkenin her karış toprağına göndermiş nice devrimler yapmıştır.
Evet belki havası ve cakası daha güzel beton bir bina yapılabilir.
Lakin bizim derdimiz beton değil. Derdimiz gönlümüzün en müstesna yerinde saklı olan ve tazeliğini koruyan her gördüğümüzde aynı heyecanı yaşatan manevi havası tarihi ve mazisi öğretmen ve öğrencisiyle dost ve arkadaşlarıyla bizi hep tebessüm ettiren o manevi havayı asla bulamayacağız.
Eğer bu okulu yıkarlarsa bu şehre buradan mezun olan herkese ve bu okulun tarihine ihanet etmiş olurlar.
Saygılarımla…”
Yıldız Yüksel HACET: “Bir şehrin tarihi hafızası olmalı! Ama ne yazık ki geldiğimiz noktada hafızayı sildiler! Hiç tarihi kimliği olmayan şehir olur mu? Oldurdular! Ne bir kimlik, ne bir hafıza, ne bir kalite ve vizyon içi boş bomboş bir şehir.! Zamanında yıkılan en basit mıdı, kumsal kafe, rıhtım çay bahçesi de bu tarihi yıkımdan nasibi alan yerler ve ayrıca eski devlet hastanesi eski stadyum var olan kimliklerimizdi… Maalesef sıra imam hatibe gelmiş. Şehrin tanımlarından biriydi. İmam hatip ve çevresi adres kimliği gibiydi… Üzüldüm gerçekten de. Çok çok üzüldüm. Maalesef beton sevicilerin hışmına uğruyoruz; erozyon durdurulamıyor…”
Gürbüz YILMAZ: “Nuri hocam, yapmaya değil yıkmaya çok meraklı bir yönetim sistemimiz var. Tarihi binalar yıkılıyor. Eğitim sisteminde de aynı yol takip ediliyor. Her şey Özal ile başladı. Mesut Yılmaz Başbakan. İlk icraatı köy okullarını kapatmak oldu. Yıkım o zamandan beri devam ediyor. Bir eğitim yuvası niçin yıkılır? Küçük gelir ihtiyacı cevap vermiyordur. O halde ek binalar yapılır genişletilir. Dünyada başka örneği olmayan icraatlar bizde tam gaz ilerliyor. Her işimizi Allah’a havale eder olduk. İrademizi kullanamıyoruz. Akıl gücü de yok oldu.”
Hüseyin GÜRLEYİK: “Dünya ve ukbâsını okuyan okutan münevver insanların yetişmesinde, emeği, parası, mesaisi geçen insanlardan Allah razı olsun.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.