Aile Nasıl Korunmalıdır?

Tek başına bir insanın hiçbir şeye gücünün yetmeyeceği aşikârdır. Onun için de her insan kendisi gibi düşünen ve kendisi gibi inanan insanları yanına alarak bir toplum oluşturmak mecburiyetini hisseder. Fertten topluma geçişte de en önemli kuruluş şüphesiz ailedir.

Biz, Hayırda Yarışanlar Derneği (HAY-DER ) olarak çalışma sahamızı ve hedeflerimizi belirlerken ‘Mutlu İnsan, Sağlam Aile, Güçlüm Toplum’ olarak belirledik. Sağlam aileyi oluşturabilmek için ise kuruluşundan başlayarak aile devam ettiği sürece, aileye maddi ve manevi desteği sağlayalım diye; “Aileyi kuruyor ve koruyoruz” dedik.

2000 yılı başında (Büyük Marmara depremi arkasından) Hasbelkader (kaderin bir cilvesi) kurduğumuz YUVAMIZ Evlendirme Bürosu, halkımızdan bu gibi çalışmalara gerekli ilgiyi göstermemesi onu küçük adımlarla götürüyordu. Bu çalışmaları biraz daha geliştirmemiz ve ülkemizin her yerine ulaştırmamız gerektiğine inanıyorduk.

Bunu temin etmek için (2004 yılı) Aile ve Sosyal İşler Bakanı Fatma Şahin’den bir randevu aldım. Randevu günü Bakanlığa gittim ve Bakan’la görüşmek istedim. Ancak beni Müsteşar Muavini ile görüştürdüler.

Görüşme talebim, Yuvamız Evlendirme Bürosu çalışmalarını Bakanlığın izni ve kontrolünde yapmaktı.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR

‘Aileyi koruyoruz’ iddiasındaki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilerine (Müsteşar Muavini’ne) konuşma esnasında bir soru sordum:

“Siz Bakanlık olarak aileyi mi koruyorsunuz”

Bana; “Evet, biz aileyi koruyoruz” dediler.

Kendilerine bir soru daha sordum:

“Aileyi kimden koruyorsunuz? Ailenin düşmanı kimdir ki, aileyi ondan koruyorsunuz?” dedim.

Bu soruma cevap veremediler.

“Peki, nasıl koruyorsunuz?” dedim. Bana konferans verdiklerini, kitap çıkardıklarını ve bir takım akademik çalışmalar yaptıklarını söylediler ve bana bir çanta dolusu kitap hediye ettiler.

Ben de onlara; “Aileyi bir kere daha tarif edelim mi?” dedim. Ve “Aile, nikâhla biraya gelmiş bir erkek ve bir kadının birlikteliğidir. Bunun tersi yani düşmanı da nikâhsız bir araya gelmektir, yani zinadır.

Eğer Bakanlığınız aileyi gerçekten korumak istiyorsa ülkemizde yaygınlaşan zinayı önlemek zorundadır. 

Sizin zinayı önlemeniz için ise önce flörtü ortadan kaldırmanız gerekir. Flörtü önlemeniz için de karma eğitimi ortadan kaldırmanız gerekir.” demiştim. “Eğer karma eğitimi kaldıramazsanız, buna ben inanmıyorum, siz aileyi koruyamazsınız” diye sözümü tamamladım.

AİLEYİ KİM KALDIRMAK İSTER?

Tarihimize bir kara leke olarak geçen 28 Şubat 1995 yılında yapılan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısından önce bizim kız okullarımız vardı. Yani kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı okuduğu okullar. Erbakan Hükümeti’nden bu okulların kapatılması ve karma eğitime dönülmesi istendi. Zira YAŞ, Hükümet’in emrinde ve aldığı kararlar ‘tavsiye niteliğinde’ olması gerekirken, emir niteliğinde bir karar oldu. Başbakan Erbakan bu okulları korudu ve kapatmadı.

Benim 4 kızımdan 2’si, bu kız okullarında okudular.

Arkasından gelen Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit Hükümetleri maalesef bu okulları karma eğitime çevirdiler ve kız ile erkek öğrenciyi aynı sınıfta ders görmeye, aynı kütüphane de çalışmaya, aynı yemekhane de yemek yemeye, aynı bahçede oyun oynamaya yönlendirdiler.

Karma eğitim, önce kız erkeğin çocuklarının arkadaşlığını sağladı. Sonra işler biraz daha yukarı taşındı. Flört ile sevgililer oluştu. Sonra daha da ileriye gidilerek nikâhsız birliktelik dönemine geçildi. Bu da gayet tabii idi. Ateşle barut bir arada olmadığı gibi kız ile oğlanın uzun süre bir arada olması da mümkün değildi.

Sonra zina ve fuhuş arttı. Gençler evlenmek ve yuva kurmak yerine cinsel ihtiyaçlarını gidermek için zinaya yöneldiler.

Şimdi yöneticiler feryat ediyorlar. “Ülkemizde evlenmeler azaldı, boşanmalar çoğaldı. Doğum oranları çok düştü. Nüfusumuz gittikçe azalmaya başladı. Evlenen gençler en az 3 çocuk yapmalıdır” gibi.

Güya milliyetçi ve muhafazakâr olarak milletten destek alan AKP de 23 senedir Anayasa’yı değiştirme gücüne bile sahip olduğu halde zinayı önleme yolunu seçmedi. Kız okullarımızı bize geri vermedi. Üstüne üstlük 2006 yılında çıkartılan bir kanunla ‘zinayı suç olmaktan da çıkarttı.’

Ve 25 senedir esip tozan yetkililere soruyoruz. Aileyi korumak için Bakanlık da kurduğunuza göre siz zinayı kaldırmadan, aileyi nasıl koruyacaksınız?

***

‘Sağlam Aile’ kitabıma konulacak bir yazımı önce okurlarımla paylaşıyorum.