Selçuk Kampüs’ten Ordu Yalı’ya…
Cumâ günü namazı Hazîret DURMUŞ Hocamızın; “Hadi bizim orda kılalım” teklîfi ve delâletiyle berâber Konya Selçuk Üniversitesi Kampüs Câmii’nde kıldık.
MİNÂRELERİMİZ adlı grupta paylaşma düşüncesiyle, çoğu yerde yaptığımız gibi dışarıdan birkaç açı fotoğraflama yaptık. Câmi mâşâllâh Selâtin Câmii boyutunda devâsâ bir eser; orta yerde, kampüsün merkezinde. 4 minâre, arkadaki ikisinin daha yeni olduğu renk tonundan belli. Nitekim levhada da yazdığı şekliyle ana câmi kısmı 1996’da yapılmış. Üniversitenin gelişmesi ve de konjoktürel elveriye paralel olarak 20 yıl sonra bir 2.kısım daha ilâve edilmiş. Burası daha çok kütüphane, gençlik merkezi gibi sosyâl, kültürel birimlerden oluşuyor. Yalnız zemin kat câmiin devâmı şeklinde düzenlenmiş. Daha câmiye yaklaşırken cemaatin küçümsenmeyecek bir bölümünün oraya girdiğini gördük.
Câmi 3-4 bin kişilik cesâmette. Sonradan yapılan bölümle 6-7 bin kişiye hizmet verebiliyor.
Belki ne gerek var denilebilir ama 60-70 bin talebesi olan bir üniversiteden söz ediyoruz ve de burası Konya. O gün, talebinin çoğu dağılma sürecinde olduğu hâlde câmi doluydu. Arkadaki 2.kısmın durumunu bilmiyorum.
MÂRUF BİLİNEN, MÜNKER BİLİNMEYEN…
Daha dışardayken Hazîret Hoca çıkışta müstakil bir binâ olarak şekilli yapılmış Şadırvanın önünde buluşuruz dedi. Ben de zaten girişte ayrılıp müezzinlik bölümüne geçtim. Vaiz Ali Ekinci hocaymış, o konuşuyordu. Mâruf, münker konusunda münkeri bizim bildiğimiz kötülük anlamından öte BİLİNMEYEN şey olarak açıkladı ki ilginçti. Çünkü gerçekten öyleydi. Nitekim arapçada MÂRİFE bilinen demek, NEKRE de bilinmeyen. Demek ki Müslüman ne olduğunu bilmediği, dinde net karşılığı olmayan hiçbir şeyin ardına düşmeyecek, meselâ haram mı helâl mi netleştiremediği, açıkça bilmediği şeyi yapmayacak.
VAAZ, SOHBET, YAĞMUR DUASI
Vâiz Hocamız sohbetin sonunda yağmur duası da yaptı. Daha önceki yazılarımızda buralarda kurağın ekine zararlarından söz etmiştik. Cemaat olarak hep birlikte âmin dedik.
Her neyse; müezzinlikteki arkadaş Ahmet Hoca ile merhabalaştık; bugün görev diğer imam-hatipteymiş.
-İÇ EZAN, DIŞ MUHABBET-
Kendimi tanıttım. Müezzinlikten bir bölüme talebimi bildirdim. Sağ olsunlar, gönüllerini açtılar. İç Ezanı okuduk. Tesbîhâtı da verdiler. Üstelik teşekkürle berâber tebrik te ettiler. Biz de, asıl teşekkür bizden deyip vedâlaştık.
-ALİ OSMAN ÜNLÜ, TACEDDİN SEVİNÇ-
Namaz sonrası tanıştığımız, müezzin mahfilinde arka sıradaki Ali Osman ÜNLÜ bizi dâiresine götürdü. Hazîret hocamla berâber çayını içtik. Ordu Emekli Müftümüz Taceddin SEVİNÇ Hocamızı birlikte görev yaptıkları Bilecik’ten tanıyormuş. Var olan telefon numarasını teyid için bakarken aynı olduğunu gördük. Telefonu o açtı bize verdi ama Hocamız sesimizden hemen tanıdı, biraz hasbihâl ettik. Sonra Ali Osman Bey de bir süre hasret giderdiler. Ayrıca Taceddin Bey Hocamıza refîkasının vefatı münâsebetiyle tâziyede bulundular.
VAKUR HOCALAR, HÜRMETLİ TALEBELER…
Hazîret Bey Hocamıza, bu güzellikleri yaşamamıza vesîle olduğu için çok teşekkür ediyorum. Allâh CC râzı olsun. Namazdan sonra o da dışarda akademik unvanlar elde etmiş, eski talebeleriyle karşılaştı. Gördüğü sevgi ve saygı hocamızın şahsiyet ve muhabbet noktasındaki enginliğinin göstergesiydi. İmrenerek tâkip ettim. Rabbimiz böyle şahsiyetli, vakûr hocalarımız ve de hürmetli, muhabbetli, geleceğimizin ümîdi talebelerimizin sayısını çoğaltsın... Âmin...
KONYA’DA ŞİVLİLİK, BİZDE VEDÂ…
Bugün ayrıca, geçen yılın son cumâsını kıldığımız Konya’dan ayrılış günüydü.
Eve gelince torun ve annesi okuldan geldiler. Nilüfer karneden ayrı olarak, burada 3 ayların başlaması vesîlesiyle onu karşılamak, çocuklara da sevdirmek adına ŞİVLİLİK etkinlikleri yapılıyor. Önümüzdeki pazartesi günü Recep Ayının girişiyle başlayacak. Bu sene tatile denk geldi katılamıyoruz. Şu kadarını söyleyelim ki çok önem veriliyor. Nilüfer karne yanında bir de ŞİVLİLİK paketiyle geldi okuldan. Konya Büyük Şehir Belediyesi her öğrenciye vermiş bunu. İçinde kitap bile var. Ayrıca söz edeceğiz inşâllâh.
YOLCULUK BAŞLIYOR
Her neyse, akşamın peşinden yatsı okunurken tren garına girdik. Torunum ve kızımla berâber 2 saate kalmadan Ankara’ya, oradan Bel-Ko’yla Esenboğa; 20 dakika rötarla berâber 01 gibi, 1 ay ayrılığa 5 kala Ordu-Giresun Havalimanı’na indik çok şükür. Yatsıyı da evimizde edâ ettik.
Sabah ilk işimiz torunlarla berâber annemizi ziyâret etmek oldu.
-ORDU’YA SELÂTİN CÂMİİ MÜJDESİ-
Sonra şöyle bir çarşı uğraması. İshak BİLGİN (Baba İSHAK) Bey arkadaşımız Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ Bey’in Boztepe’de STK’larla yaptığı toplantıda Ordu’ya bir SELÂTİN CÂMİİ yapılması prensip kararı alınmış. Bizzat takip edileceği ikrarı olmuş. İnşâllâh; çünkü olması gereken bu. İşte Konya’nın bir Üniversitesi bile bunu yapabiliyor da Ordu sonuçta bir büyük şehir. Yakışan bu. Rabbimiz görmeyi nasip etsin. Âmin...
-İSVEÇ ATEŞLE OYNUYOR-
Bütün ülkemizin İsveç’e tepkisi ve tel’in bağlamında yapılan tercih gereği Pazar sabahı Yalı Câmii’ndeydik. Tel’in metnini TÜGVA Başkanımız Ahmet GÜLER Bey okudu.
İşin özü İkizce’den Sıtkı SİYAMBAŞ’ın paylaşımıyla;
“Deden bile söndüremedi İslam’ın nurunu;
Sen mi söndüreceksin Ebu Cehilin torunu?!” diyor.
İsveç’i ve de tüm İslâm düşmanlarını kınıyoruz. Kutsal kitabımıza hakarete duyarsız kalamazdık, kalmıyoruz, kalmayacağız.
Şâir ne demişti:
Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın;
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın...
Necip Fazıl KISAKÜREK
Düşman bizden korksun. Korkuyor. Korkmakta da haklı. Korkacağı yeri de biliyor.
KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK!
Lânet olayı nerde yaptığı önemli. Ne mutlu bize. Demek ki küfrün karşısında set olan biziz; kale biziz, Allâh CC davasının ordusu biziz. Rabbimiz bu şerefe layık olmaya bizleri muvaffak kilsin diye niyâz ediyor cümleye bu dâvânın kutlu birer neferi olma bahtiyarlığını nasîp etmesi dileğiyle; Pazartesi Recep ayının girişiyle başlayan Üç Aylar mevsimimizi tebrik ediyor, bol istifâdeler temennîsiyle berâber 7den 77’ye ehl-îmân herkese sevgiler saygılar sunuyorum wes’selâm...