34,9649$% 0.15
36,7375€% 0.29
44,1685£% -0.24
2.981,89%-0,80
4.897,00%-0,44
10.125,46%0,66
3543573฿%0.76351
Türkiye deprem haritasını neredeyse tüm vatandaşlarımız artık ezbere biliyor. Maalesef ciddi depremlerin yaşandığı ve deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmeyen binaların depremden dolayı çökmesi sebebiyle insanların öldüğü bir ülkeyiz. Depremlerden dolayı ölümlerin olmadığı bir ülke olmak istiyorsak, Japonya’da olduğu gibi Türkiye’de de tüm topluma deprem bilincini ve deprem kültürünü öğretmemiz gerekmektedir.
Şu gerçeği herkes bilir. Deprem, insanları öldürmez. İnsanları öldüren, depreme dayanıklı yapılmayan binalardır. Çok az şiddetli depremlerde bile Türkiye’de binaların çöktüğünü biliyoruz. Bu durum, Türkiye’deki müteahhitlik şirketlerine ve inşaat mühendislerine olan güveni azaltmaktadır.
Bina enkazları altında insanlarımızın ölmemesi için deprem yönetmeliğine uygun bina yapmayanlara karşı devletin ciddi yaptırımlar yapması gerekmektedir. Aslında bugüne kadar neden bu konularda ciddi yaptırımların uygulanmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. Yaptırımları bir kenara bırakırsak, ‘İmar Barışı’ adı altında Türkiye’deki bazı Belediyelerin çıkardığı kanunlar insanların bina enkazları altında ölmesinin en önemli sebeplerindendir. Yani bizim seçtiğimiz Belediyeler, bu suçun ortaklarından biridir. Diğer ortağı ise biz vatandaşlarındır. Çünkü biz bu ‘İmar Barışı’nın en büyük destekçisiyiz ve bu kanun çıkınca sevinçle alkışlıyoruz.
5 Şubat Pazar gününü, 6 Şubat Pazartesi’ye bağlayan gece saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık İlçesi’nde meydana gelen deprem 7.7 şiddetinde gerçekleşti. Yaklaşık 9 saat sonra Kahramanmaraş’ın Elbistan İlçesi’nde 7.6 şiddetinde başka bir depremi daha yaşadık. Gerçekten çok şiddetli olan bu 2 deprem sebebiyle Türkiye’de binalar depreme dayanıklı yapılmadığı için yıkılan bina sayısı bir hayli fazla oldu. Bu kadar şiddetli 2 ayrı depremin gerçekleşmesine rağmen yıkılmayan binalar aslında bize şunu söylüyor. “Beni inşa ederken en uygun zeminde ve en şiddetli depremlere dayanıklı yaparsanız, ben de depreme direnirim ve yıkılmam.” Bunu zaten Japonya’da görüyoruz. 9 şiddetinde depremlerin yaşandığı Japonya’da insanlar ölmüyor ya da ölüm sayısı çok düşük oluyor ve basit yaralanmalarla bu afeti atlatabiliyorlarsa, bizim de bundan alacak derslerimiz var demektir.
Türkiye’nin kuruluşunun 100. yıldönümünü yaşadığımız 2023 yılının en önemli projelerinden biri 81 İl ve 922 İlçede gerçekleştirilecek olan kentsel dönüşüm projeleri olmalıdır. Çünkü Türkiye, pimi çekilmiş bir bombanın üzerinde oturan bir insan gibi her zaman büyük depremleri yaşama riski olan bir ülkedir. Biz bu ülkeyi terk edip başka yere gitmeyeceğimize göre yapmamız gereken depreme uygun olmayan binaları kesinlikle kontrollü bir şekilde yıkmak ve depremin gerektirdiği tüm kurallara ve prensiplere uyarak yeni binalar yapmaktır. Ayrıca uygun olan binalarda da depreme dayanıklı olması için güçlendirmeler yapılabilir. Eğer bunu yapmazsak; günlerdir gördüğümüz ölüm ve kurtarma sahnelerini önümüzdeki yıllarda görmeye devam ederiz. Bu sahneler de Türkiye’nin kaderi diye ulusal ve uluslararası medyada gösterilmeye devam eder. Aslında kentsel dönüşüm projesi başlatıldı ama çok yavaş ilerliyor. Ayrıca biz vatandaşlar kentsel dönüşüm yapılacak evimizde bu proje uygulanmasın diye bir gayret içine giriyoruz. Bunu yapmamızın sebebi ise masrafa girmek istemememiz. Sırf bu yüzden insanların ölümüne davetiye çıkartıyoruz.
Kentsel dönüşüm projesi en önemli projelerinden biridir ama bir başka proje de 81 İl ve 922 İlçe’nin tamamında oluşturulacak olan konteyner evlerden oluşan ‘Acil Konaklama Alanları’ olmalıdır. Depremin yanı sıra yaşanacak birçok doğal afetin ardından evsiz kalan vatandaşlarımız çadırda yaşamak zorunda kalmadan hazırda bekletin bu konteyner evlere yerleştirilebilir. Eğer ki, kendi şehirlerindeki konteyner evler depremden veya herhangi bir doğal afetten zarar görürse yakın İllere ve İlçelere gönderilebilirler. Bu depremde gördük ki, çadır kurmak ve herkesi çadır içine yerleştirmek büyük sıkıntı oluşturuyor. Çadır kentlerde yangın çıkma riski de olayın bir başka boyutu. Çadırı olmayıp soğuk havada dışarıda kalan küçük çocuklar başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın görüntüsü bizlerin içini acıtıyor. 81 İl ve 922 İlçemizin her birinde o İlin ve İlçenin arazi yapısı ve nüfusuna göre kapasitesi hesaplanarak ona göre konteyner evlerden ‘Acil Konaklama Alanları’ oluşturulursa, deprem gibi acil durumlarda vatandaşlarımız bu konteyner evlerde konaklayabilir. Bu şekilde vatandaşlarımız çadır aramak ve soğuk havada dışarıda yatmak zorunda kalmaz. Bu 2 çok önemli projeden bahsetmişken, ‘Kanal İstanbul’ projesinin ise tekrar rafa kalkmasını bekliyoruz.
Türkiye’deki inşaat firmalarının reklamlarına incelediğimizde en çok gördüğümüz sözlerin başında gelen ‘Depreme Dayanıklı’ ifadesine yıllardır şüpheyle bakıyordum. Kahramanmaraş’ta meydana gelen 2 ayrı depremin ardından maalesef şüphelerim gerçek oldu.
Şimdi bugün Türkiye’nin herhangi bir yerinde bir inşaat firması verdiği reklamda ‘Depreme Dayanıklı’ ifadesini kullansa ne olur; kullanmasa ne olur?
Bu saatten sonra bence bu ifadenin hiçbir kıymeti kalmamıştır. Bunu bir kenara bırakırsak bir inşaat firması yetkilisi, daire satın almak isteyen bir müşterisine herhangi bir Bakanlık’tan, Belediye’den ya da İnşaat Mühendisleri Odası’ndan almış olduğu ve üzerinde belki onlarca resmi kaşe ve resmi mühür olan ‘Depreme Dayanıklıdır’ belgesini ya da sertifikasını gösterse ne olur; göstermese ne olur?
Vatandaşın artık resmi evraklar dahil depremle alakalı hiçbir evrak ve sertifikaya güveni kalmamıştır. Ancak TOKİ’nin deprem bölgelerinde yapmış olduğu 134 bin civarındaki binanın hiçbirinde hasar olmaması da oldukça dikkat çekici bir durumdur.
Son rakamlara baktığımızda vefat eden vatandaşlarımızın sayısı bugün itibariyle 32 bine yaklaşmıştır. Hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Umarım bizi yöneten tüm insanlar bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini kabul ederek, ona göre çalışmalar yaparlar ve insanların binaların enkazı altında ölmediği bir Türkiye’de yaşamak nasip olur.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.