DOLAR

35,5594$% 0.16

EURO

36,5618% -0.36

STERLİN

43,2938£% -0.53

GRAM ALTIN

3.080,73%-0,39

ÇEYREK ALTIN

5.015,00%-0,16

BİST100

9.977,94%1,13

BİTCOİN

3718500฿%0.66749

İmsak Vakti a 02:00
Giresun KAR YAĞIŞLI -7°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
X
Fatma Bulduk Uğurlu

Fatma Bulduk Uğurlu

11 Nisan 2023 Salı

    Ölmeden Önce ‘Allah’a Teslim Olmak’ ve Kadir Gecesi

    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İnsanlar hayat kadar gerçek olan ölümden genelde korkarlar. Sebebi de; ölümün gerçek niteliği hakkında bilgi sahibi olmamak, zor ve acı veren bir olay olduğunu düşünmek, ölümle birlikte maddi ve manevi değerlerini yitirecek olmak, ölüm sonrasında başına gelecek şeyleri tam olarak bilmemek veya kötü şeyler geleceğini düşünmekten dolayıdır.

    Ölüm, aslında hiç de korkulacak bir şey değildir. Her gece zaten ölürsünüz, her sabah da yeniden dirilirsiniz. Her uykuya dalış, aslında bir ölümdür.

    Secde Suresi’nin 11. âyet-i kerimesinde Allah’û Tealâ buyuruyor ki: “Ölüm melekleri gelecek, sizi müteveffa kılacaklar. (öldürecekler.) Sonra Bize döndürüleceksiniz.”

    Ölüm olayı, Azrail (a.s) ve onun beraberindeki ölüm melekleriyle tahakkuk etmektedir. Gelen melekler kontağı kapatırlar. Vücuttaki 70 trilyon hücredeki mitekondrilerin elektrik üretmesi sona erer. Hücrelerdeki elektrik üreteçleri artık çalışmazlar.

    Ölüm meleklerinin bizden aldığı ise ruhtur. Ruhu, 7 tane gök katının anahtarları kendilerinde olan ölüm melekleri 7 tane gök katını aşırarak, 7. katın son âleminin en yüksek noktası olan Sidret-ül Münteha’ya ulaştırırlar. Ruh, Allah’ın Zat’ına ulaşır ve Allah’ın Zat’ında yok olur. Bu, insan ruhunun Allah’a ulaşmasının gerçekleşmesidir.

    Bu gerçekleşme, makbul olan bir durum değildir. Allah’ın makbul kıldığı, kıymetli tuttuğu Allah’a ulaşma, ölmeden yani hayattayken ruhunuzun Allah’a ulaşmasıdır. Kim ruhunu hayattayken Allah’a ulaştırmayı dilerse Allah, onun ruhunu mutlaka o kişi hayattayken Kendisine ulaştırır. Eğer o kişi Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah’ın sözü vardır. Şûrâ Suresi’nin 13. âyet-i kerimesine göre; “Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır.)”

    Ölüm karşısında duyulan korku ve endişenin en etkili ilacı olan ahiret inancına sahip bir Müslüman olarak ölümden ve ölüm anının zorluklarını düşünerek korkmaktan ziyade imanlı olarak can verebilmek için çalışmak gerekir. Allah’a teslim olarak ölmek de Allah’ın bir emridir!

    Allah’u Teala, Âli İmrân -102’de şöyle buyurmuştur:

    “Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan ölmeyin!”

    Bütün Sahâbe Tevbe Suresi 100. Ayete göre gerçek anlamda Allah’a teslim olmuşlardır. Hakk’ul Yakîn’in, irşad makamının sahibi olmuşlar.

    Allah’u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

    “De ki: “Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O takdirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın.” (18/KEHF -110)

    Allah’û Tealâ, O’na şirk koşulmasını istememektedir. Tek bir Allah vardır. İkinci bir Allah mevcut değildir. Rabbine mülâki olmayı kim dilerse, salih (nefsi ıslâh edici) amel işlesin (nefsini tezkiye etsin) ki O’na ulaşsın. Ruhun Allah’a ulaşması nefs tezkiyesinin tamamlandığı noktadır. Nefsin tasfiyesi ise bundan sonraki teslimleri içerir. Bunlar sırasıyla vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimleridir. Allah’ın emirlerini elinden geldiğince yerine getiren ve yasaklarından da kaçınan insanlar ölüm sonrası için iyi şeyler ummalıdır.

    Allah’u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

    “Muhakkak ki âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) ve ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel işleyenlerin, namazı ikame edenlerin (yerine getirenlerin) ve zekâtı verenlerin ecirleri (mükâfatları), Rab’lerinin katındadır. Ve onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.” (2/BAKARA – 277)

    Bir insanın üzerine korku ve mahzuniyet olmadığı yani mutlak cennete gideceği bir yerde, kişinin infâk etmesiyle beraber nelerin de lâzımgeldiği burada bütünleşmektedir. İnsanlar cennete girmek için Allah’a ulaşmayı dilerler ve ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıracaklarından emindirler. Böyle insanlar âmenû olanlardır.

    Kişi Allah’a ulaşmayı dilemezse ne yaparsa yapsın kurtuluşu hiçbir şekilde mümkün değildir. Zekât vermesi, başkalarına yardım etmesi, namaz kılması, oruç tutması hüküm ifade etmez. Eğer Allah’a ulaşmayı dilemiyorsa kişi en büyük hatayı işlemiş olur. Nefsindeki afetler hep devam ettiği için kişinin kaybettiği dereceler her zaman kazandığı derecelerden fazladır.

    10/YÛNUS-7: “Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar ayetlerimizden gâfil olanlardır.”

    10/YÛNUS-8: “İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir. (cehennemdir.)”

    Zekât verenler aynı zamanda infâk edenlerdir. Zekât da bir infâktır. Ve eğer zekât veren kişi, Allah’a ulaşmayı dilemişse ona korku ve mahzun olmak yoktur.

    “Muhakkak ki onlar “Rabbimiz Allah’tır.” dediler. Sonra onlar (Allah’a) istikamet üzere oldular. Artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun olmazlar.” (46/Ahkâf – 13)

    Muhakkak ki onlar: ‘Rabbimiz Allah’tır.’ dediler. Ve Allah’a istikamet üzere oldular. Yani ‘Allah’a hayatta iken ruhlarını ulaştırmayı’ dilediler. Kim ruhunu hayatta iken Allah’a ulaştırmayı dilerse onlar cehennemden, dalâletten, fısktan, gizli şirkten kurtulacakları için artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.

    KADİR GECESİ

    Ramazan ayında, öyle bir gece vardır ki o gece Kadir Gecesi’dir.

    Allah’u Tealâ Kadir Gecesi için Kadir Suresi’nde; “Muhakkak ki Biz, O’nu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde Biz indirdik. Ve Kadir Gece’sinin ne olduğunu sana bildiren nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” diyor.

    Allah’ın kudreti olan Kur’an-ı Kerim,  Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e, Ramazan ayının 25.gününü 26.gününe bağlayan gece indirilmiştir. İnsanlar sevap kazanmak için çok şeyler yaparlar. Ve de derecat kazanırlar. Namaz kılarlar; oruç tutarlar, sadaka verirler, zekât verirler, derecat kazanırlar. Bu kazanılan derecata baktığımız zaman Allah’û Tealâ’nın Kur’ân-ı Kerim’de söylediği söz hepinizin dikkatini çekmelidir. ‘Kadir Gecesi bin aydan daha değerlidir, daha hayırlıdır’ onun için Kadir Gecesi’ni iyi değerlendirmeliyiz..

    Hayır; biliyorsunuz ki insanın kazandığı derecattır. Demek ki Kadir Gecesi’ni insanlar ibadetle geçirirlerse, özellikle bu gece, bütün gece zikrederlerse, Allah’a dua ederlerse, yalvarırlarsa, Kadir Gecesi talep ettikleri şeyleri Allah’û Tealâ’ya söylerlerse, Allah’û Tealâ’nın onlara çok güzel sonuçları oluşturacağına Kur’ân-ı Kerim önderlik ediyor.

    Ramazanın son on gününe girildiğinde Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V) dünyevî işlerden uzaklaşıp itikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı ve “Kadir Gecesi’ni Ramazanın son on günü içinde arayınız!” buyurmuştur.  (Buhârî, Müslim, Sıyâm 219.)

    DUA

    Bir Hadis’te Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V) Kadir Gecesi’nde, “Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet!” şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği belirtilir. (Tirmizî,)

    ‘Ölmeden önce ölünüz’ Hadisi Şerifinde; ölmeden önce öl emri; Allah’a teslim ol, ruhunu, fizik vücudunu, nefsini ve iradeni teslim et demektir..

    “YA RABBİ!!!

     Davetini işittim kapına geldim. Senden Seni diliyorum, Senin dostun olmak istiyorum.. Ne olur beni de dostluğuna kabul eyle..

    Ya Rabbi ölmeden önce bende ölmek ve Sana ruhumu ulaştırmak istiyorum. Hani Senin ermiş evliyaların var ya; Veysel Karani Hz., Mevlana Hz.,, Yunus Emre Hz, Hacı Bektaş Veli Hz.,, Rabia Sultan Hz.,, Meryem anamız ve daha birçokları Sana nasıl ermişler, evliyan ve dostların olmuşlarsa; bende onlar gibi olmak ve ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Beni de dostluğuna kabul eyle.. Eğer dileğim kalbi değilse bana kalbi dilek yapmayı nasip kıl.” (AMİN)

    KADİR GECESİ’Nİ SON ON GÜNDE ARAYINIZ.

    Allah razı olsun…

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.