Nevzat Laleli – Giresun Kerasus Haber
DOLAR

42,4532$% 0.04

EURO

49,3468% 0.08

STERLİN

56,1476£% 0.06

GRAM ALTIN

5.747,96%-0,56

ÇEYREK ALTIN

9.427,00%-0,64

BİST100

11.128,45%0,11

BİTCOİN

3694009฿%0.32009

Sabah Vakti a 02:00
Giresun PARÇALI AZ BULUTLU -1°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

27 Kasım 2025 Perşembe

    Sağlam Aile Röportajı – 4

    Sağlam Aile Röportajı – 4
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    ●: Müracaatlarda bir kayıt ücret alıyor musunuz? Evlendirme gibi bir mübarek çalışmada bu ücretin yeri var mıdır?

    LALELİ: Çok şükür. Hayatımın büyük bir bölümünü (60 yılını) insanımıza ve özellikle gençliğimizin mutluluğuna harcamış bir kardeşinizim. Biz de büro çalışmalarımızda herhangi bir evlendirme ücreti almıyoruz. Ancak kurmuş olduğumuz HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneğimizin her ay karşılanması gereken kirası, bina aidatı, elektrik, su, telefon gibi umumi giderleri ile evlendirme çalışması giderleri var. Derneğimizin bu giderlerinin karşılanması halinde ayakta kalabilir ve hizmetlerimize devam edebiliriz.

    İkincisi ise büromuza yapılan müracaatlarda ciddiyetinin sağlamasıdır.  Bir hanım kardeşimizin karşına bir erkek, bir damat adayımızın karşısına bir hanım kardeşimizi çıkartacağız. Bunların gayri ciddi olması halinde onların ve bizim düşeceğimiz durumu takdir edebilir misiniz? Bu işte ciddiyetin temini maksadıyla aday kaydı yapılırken en az altı aylık bir çalışma için derneğimize küçük bir bağış almaktayız.

    ● Sayın Laleli, çalışmalarının arasında size tesir eden anekdotlar var mıdır?

    LALELİ: Tabii ki… Bir büroma bir baba ve kızı birlikte geldiler. Baba Adana kökenli makine mühendisi kardeşimiz imiş ve memur olarak çalışıyormuş. Kızı ise o esnada 20 yaşındaydı. “Nevzat bey kızımı sizin büronuza kaydet” dedi.

    Bir baba kızın birlikte geldiğini ve kızın da yaşının küçük olmasından dolayı hayret etmiş ve bu duygularımı gizleyememiş olmalıyım ki baba bana;

    “Nevzat bey niçin hayret ediyorsunuz? Kızımın yaşı küçük. Talipleri de geliyor. Ancak biz, bize gelen taliplerden birine değil, özellikleri baştan bildiğimiz bir damat adayına evet demek istiyoruz” dedi.

    Dosyamızı açtık Mersin Erdemli ’den 22 yaşında bir delikanlımız eş bekliyordu. Baba kız delikanlının formunu incelediler, resmine baktılar ve uygun buldular. “Formu bir de evde hanıma göstermek istiyoruz” dediler.

    Ertesi gün annenin cevabı da uygun olduğu şeklindeydi. Hemen kızımızın bilgi formunu Erdemli’ye gönderdik. Onun cevabı da gecikmedi. Kızı uygun bulmuştu. Bu konumda kızın ev telefonunu ve adresini delikanlıya verdik. Bir hafta sonra delikanlı, Ankara’daydı. On gün sonra da anne ve babasını Ankara’ya getirerek ailelerin tanışması sağlandı.

    Her şey hoştu da kız Ankara gibi büyük bir şehirden ve yaptığı sosyal çalışmalardan kopmak istemiyor, Erdemli gibi küçük bir yere gelin gitmek istemiyordu. Ben kıza;

    “Bak kızım” dedim. “Yarın baban emekli olursa Adana’ya döner. Sen de Erdemli’de olursan babana yakın olursun” dedim. Kız ikna oldu ve Erdemli’ye gelin gitti. Son aldığım habere göre bu evlilikten biri erkek diğeri kız iki evlatları olmuş.

    ●: Size ulaşacaklar için elektronik adreslerinizi isterken çalışmalarınızda başarılar dilediğimizi belirtmek isteriz.

    LALELİ: Çok teşekkür ederiz. Bu çalışmalarımız gerçekte bir devrim niteliğindedir. Bugün evlenmek için flört metodunu uygulayan o kadar çok gençlerimiz vardır ki bunların birçoğu ve hele kızlarımız telafisi mümkün olmayan büyük zararlar çekmektedirler.

    Okuyucularınız, öğrenmek istedikleri bir konuyu bizden her zaman sorabilirler.

    yuvamizda@gmail.com  e-mail adresimizden formlarımızı isterler. Formların yanında neyi nasıl yapacaklarının bir tarifnamesi de bulunmaktadır. Bizi telefonla arayacak olanlar 0.532.275 50 olanlar 0.532.275 kullanabilirler.

    ●: Size teşekkür ederken, çalışmalarınızda da başarılar diliyoruz. Bu röportaj okuyucularımızda belki birtakım sorular uyandırmıştır. Bu sorularına sizden cevap almaları mümkün müdür?

    LALELİ: Elbette. Ben şimdi bu konuları halkımızın ayağına götürmeye çalışıyorum. Bu cümleden olarak Vakıflar ve dernekler adına konferanslar vermekteyim.

    Ayrıca değişik konularda yazılar yazıyorum ve bunları 12 kadar mahalli gazetede yayınlıyor, 20 kadar web sitesine yazı koyuyorum.

    Ayrıca ‘Flört Yangını – Dünya ve Ahiret Saadeti – En Güçlü Silah Medya – Müslüman’da Seviye – Adil Düzene Doğru – Erbakan’la Omuz Omuza 50 Yıl – 7. Kitabım Ağır Sanayi – Yapanlar ve Satanlar’ isimlerinde kitaplarım çıkmıştır. Bu kitapların bütün gençlerimizce okunmasını özellikle teklif ve tavsiye ediyorum.

    Hemen ifade etmeliyim ki bu çalışmalarımız biz Ankara’da olduğumuz için sadece Ankara da yapılmamakta, röportajda da görüleceği gibi bütün ülke çapında hatta yurt dışına açık yapılmaktadır.

    Yurt dışında yaşayan bir kardeşimiz, “Nevzat Bey Avrupa’yı nereden bilecek?” demesinler. Evet, ben Avrupa’yı bilmem. Ancak Almanya’dan, Avusturya’dan, Finlandiya’dan bize başvuran Gelin adaylarımıza (şu anda beklemekteler) yine Avrupa’nın herhangi bir ülkesinden başvurmuş bir damat adayımız varsa ve bu kardeşlerimiz birbirlerinin formlarını gördükten sonra “Uygundur” demişlerse, Damat adayımıza Gelin adayımızın telefonunu vererek görüşmelerini sağlamaktayız. Birbirleriyle yüz yüze geldikten sonra eğer kalpleri de ısınmışsa milli değerlerimize göre erkek tarafı kız tarafına talip olarak evlenmeleri mümkündür.

    Nitekim biz İstanbul’da olmadığımız halde bizim aracılığımızla evlenerek İstanbul’da yuvalarını kuran ailelerimiz vardır.

    ●: Ben de size teşekkür ederim. Dua edin de bu çalışmaları kurumsallaştıralım. Bizden sonra gelecek kuşaklar da bu çalışmalardan istifade etsin.

    ‘Sağlam Aile’ kitabıma konulacak bir yazımı önce okurlarımla paylaşıyorum. N. L.

    Devamını Oku

    Sağlam Aile Röportajı -3

    Sağlam Aile Röportajı -3
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bir kimsenin evlendirmek istediği bekâr, boşanmış veya dul evladı varsa, herhangi bir yerde karşılaştıkları dost ve arkadaşlarına durumu bildirerek damat veya gelin adayı aramakta olduklarını söylemekte onlardan yardım istemektedirler. Alınan cevaplar genellikle; “Peki. İnşallah bakalım” şeklindedir. Ancak aradan aylar geçtiği halde bir haber çıkmamaktadır. Bu da gayet doğaldır. Çünkü adamın başka işleri vardır. Sizden ayrıldıktan sonra kendiişlerine dalmakta ve sizi unutmaktadır.

    İkincisi, adam kendine ‘çöp çatan’ denmekten korkmaktadır veya; “İyi çıkarsa kendilerinden, kötü çıkarsa benden bilirler” diye çekinmekte ve yine istenen hizmeti verememektedir.

    Hâlbuki evlendirme bürosunda dosyaya ve bilgisayara girmiş ve evlenmek için bekleyen adaylar vardır. Onlar olmasa bile, en az altı ay boyunca gelebilecek adaylar arasında uygun bir adayın olması kuvvetle muhtemeldir.

    DİNİMİZ NE DİYOR?

    Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde; “Bir kadın dört şeyi için nikâhlanır. Bunlar; güzelliği, asaleti, malı ve dinidir. Sen dindar olanını seç” buyurmuştur.

    Din, bilindiği gibi dünya hayatında kullanılan ölçüler manzumesidir. Müslüman İslam’a inandığı için onun ölçülerini tatbik eder.

    Zamanımızda insanlar o kadar çeşit çeşittir ki alacağınız bir gelin adayının veya varacağınız bir damat adayının dünya görüşünü tam olarak öğrenemezsiniz. Onlar evlendikten sonra ortay çıkar ve bir geçimsizlik başlar. Onun için derkler ki; “Hele bir içine gir de gör.” Biz bu çalışmamızla içine girmeden fikri yapılarını adaylarımıza bildiriyoruz. Hiçbir evlenme sisteminde de bunu açıkça öğrenemezsiniz.

    Bize başvuran adayları Dindarlar, Liberaller ve Sosyal Demokratlar olarak kabaca üçe ayırmakta, sonra kararı yine adaylarımıza ve ailelerine bırakmaktayız.

    Aslında büro hizmetlerimiz, evlenecek evladı olanlar için bir büyük kolaylık merkezidir.

    ●: Büronuza evlenmek için yapılan müracaatlardan hangisi fazladır. Erkek mi, kadın mı? Müracaatçıların öğrenim durumları nedir?

    LALELİ: Kurulduğundan beri gelin adayı müracaatımız, damat adayı müracaatından fazla olmaktadır. Müracaatçıların takriben yüzde ellisi yükseköğrenimle ve meslek sahibi gençler, diğerleri lise, orta ve ilköğrenim sahipleridir. Eşi ölmüş ve ikinci kere evlenmek isteyen yaşlı dul adaylarımız da bulunmaktadır. Ülkemizde yaşlı dul hanımlarımız kocaları ölünce nikâhsız kaldıklarını bilmedikleri, rahmetliye sadakatle bağlı oldukları ve bir küçük gelirleri bulunduğu için yeni bir evlilik yapmak istemektedirler. Bu gibilere makalelerimizin ilk 4’ünü iyi okumalarını tavsiye ediyorum.

    Bu konu temin için Ramazan ayında Diyanet işleri Başkanlığına iki yazı yazarak; Ramazan ayında bir Cuma günü ülkenin bütün camilerinde nikâhın mana ve önemini ele alarak yaşlı dul hanımların evlenmeye teşvik edilmesini istedim ancak bunda henüz başarılı olamadım.

             ●: Sayın Laleli. Biraz da evlendirdiğiniz ve yuvasını kurduğunuz insanlardan konuşalım. Bunlar içinde hiç ayrılanlar oldu mu?

    LALELİ: Büro olarak ülke geneline ve hatta yurtdışına hizmet verdiğimiz için müracaatlar da değişik il ve ilçelerden hatta köylerden gelebilmektedir. Ankara, İstanbul ve Konya’da bu tip kurduğumuz yuvalar vardır. Ancak şehirlerarası evlenmeler de yapılmaktadır. Gerçi türküde; “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, arşı arşı memlekete kız vermesinler” deniliyor ama bugün haberleşme ve ulaşım araçlarındaki gelişmeler sayesinde kimse türküdeki tavsiyeye önem vermiyor. Kızımız Eskişehir’den, oğlumuz Edirne’den. Biz de Ankara’dayız. Evlendiler ve mutlu bir hayat sürmektedirler. Bunlar gibi Bingöl’den Ankara’ya, İnegöl’den Ankara’ya, Ankara’dan İstanbul-Sultanbeyli’ye, İzmir’den Ankara’ya gelinlerimiz gelmişlerdir. Hatta Almanya’dan Ankara’ya getirdiğimiz gelin olmuş bu mutlu çift daha sonra İstanbul’a yerleşmişlerdir.

    Hiç istenmediği ve Peygamberimiz; “bir talak oldumu arş titrer” buyurduğu halde maalesef bizde de boşanma oldu. Ama sebebi ise işsizlik ve ekonomik imkânsızlıklardır.

    Bu günkü şartlarda görücü usulü evlenmelerde boşanma oranı % 20, flört tipi evlenme usulünde kızların 25’i evlenmeden önce dökülmekte, % 25’i de evlendikten sonra boşanmaktadır. Bunun sebeplerini ‘Flört yangını’ isimli kitabımda yazdım. HAY-DER’in evlendirme çalışmalarında ise boşanma % 7 civarındadır.

             ●: Evlendirdiğiniz aileler, evlendikten sonra sizinle temas kuruyorlar mı? Veya siz onların evlilik sonrası karşılaştıkları problemlerine eğiliyor musunuz?

    LALELİ: Bundan daha tabii ne olabilir. Ben onların ‘Dünürbaşı’larıyım. Dünürbaşılık bir ömür insanların birbirleriyle yardımlaşmasını öngörmektedir. Bir gün gazetelerde benim için şöyle bir haber çıkabilir. “Dünya’nın en çok torunu olan insan…” Neden olmasın?

    Devamını Oku

    Aile Nasıl Korunmalıdır?

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Tek başına bir insanın hiçbir şeye gücünün yetmeyeceği aşikârdır. Onun için de her insan kendisi gibi düşünen ve kendisi gibi inanan insanları yanına alarak bir toplum oluşturmak mecburiyetini hisseder. Fertten topluma geçişte de en önemli kuruluş şüphesiz ailedir.

    Biz, Hayırda Yarışanlar Derneği (HAY-DER ) olarak çalışma sahamızı ve hedeflerimizi belirlerken ‘Mutlu İnsan, Sağlam Aile, Güçlüm Toplum’ olarak belirledik. Sağlam aileyi oluşturabilmek için ise kuruluşundan başlayarak aile devam ettiği sürece, aileye maddi ve manevi desteği sağlayalım diye; “Aileyi kuruyor ve koruyoruz” dedik.

    2000 yılı başında (Büyük Marmara depremi arkasından) Hasbelkader (kaderin bir cilvesi) kurduğumuz YUVAMIZ Evlendirme Bürosu, halkımızdan bu gibi çalışmalara gerekli ilgiyi göstermemesi onu küçük adımlarla götürüyordu. Bu çalışmaları biraz daha geliştirmemiz ve ülkemizin her yerine ulaştırmamız gerektiğine inanıyorduk.

    Bunu temin etmek için (2004 yılı) Aile ve Sosyal İşler Bakanı Fatma Şahin’den bir randevu aldım. Randevu günü Bakanlığa gittim ve Bakan’la görüşmek istedim. Ancak beni Müsteşar Muavini ile görüştürdüler.

    Görüşme talebim, Yuvamız Evlendirme Bürosu çalışmalarını Bakanlığın izni ve kontrolünde yapmaktı.

    AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR

    ‘Aileyi koruyoruz’ iddiasındaki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilerine (Müsteşar Muavini’ne) konuşma esnasında bir soru sordum:

    “Siz Bakanlık olarak aileyi mi koruyorsunuz”

    Bana; “Evet, biz aileyi koruyoruz” dediler.

    Kendilerine bir soru daha sordum:

    “Aileyi kimden koruyorsunuz? Ailenin düşmanı kimdir ki, aileyi ondan koruyorsunuz?” dedim.

    Bu soruma cevap veremediler.

    “Peki, nasıl koruyorsunuz?” dedim. Bana konferans verdiklerini, kitap çıkardıklarını ve bir takım akademik çalışmalar yaptıklarını söylediler ve bana bir çanta dolusu kitap hediye ettiler.

    Ben de onlara; “Aileyi bir kere daha tarif edelim mi?” dedim. Ve “Aile, nikâhla biraya gelmiş bir erkek ve bir kadının birlikteliğidir. Bunun tersi yani düşmanı da nikâhsız bir araya gelmektir, yani zinadır.

    Eğer Bakanlığınız aileyi gerçekten korumak istiyorsa ülkemizde yaygınlaşan zinayı önlemek zorundadır. 

    Sizin zinayı önlemeniz için ise önce flörtü ortadan kaldırmanız gerekir. Flörtü önlemeniz için de karma eğitimi ortadan kaldırmanız gerekir.” demiştim. “Eğer karma eğitimi kaldıramazsanız, buna ben inanmıyorum, siz aileyi koruyamazsınız” diye sözümü tamamladım.

    AİLEYİ KİM KALDIRMAK İSTER?

    Tarihimize bir kara leke olarak geçen 28 Şubat 1995 yılında yapılan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısından önce bizim kız okullarımız vardı. Yani kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı okuduğu okullar. Erbakan Hükümeti’nden bu okulların kapatılması ve karma eğitime dönülmesi istendi. Zira YAŞ, Hükümet’in emrinde ve aldığı kararlar ‘tavsiye niteliğinde’ olması gerekirken, emir niteliğinde bir karar oldu. Başbakan Erbakan bu okulları korudu ve kapatmadı.

    Benim 4 kızımdan 2’si, bu kız okullarında okudular.

    Arkasından gelen Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit Hükümetleri maalesef bu okulları karma eğitime çevirdiler ve kız ile erkek öğrenciyi aynı sınıfta ders görmeye, aynı kütüphane de çalışmaya, aynı yemekhane de yemek yemeye, aynı bahçede oyun oynamaya yönlendirdiler.

    Karma eğitim, önce kız erkeğin çocuklarının arkadaşlığını sağladı. Sonra işler biraz daha yukarı taşındı. Flört ile sevgililer oluştu. Sonra daha da ileriye gidilerek nikâhsız birliktelik dönemine geçildi. Bu da gayet tabii idi. Ateşle barut bir arada olmadığı gibi kız ile oğlanın uzun süre bir arada olması da mümkün değildi.

    Sonra zina ve fuhuş arttı. Gençler evlenmek ve yuva kurmak yerine cinsel ihtiyaçlarını gidermek için zinaya yöneldiler.

    Şimdi yöneticiler feryat ediyorlar. “Ülkemizde evlenmeler azaldı, boşanmalar çoğaldı. Doğum oranları çok düştü. Nüfusumuz gittikçe azalmaya başladı. Evlenen gençler en az 3 çocuk yapmalıdır” gibi.

    Güya milliyetçi ve muhafazakâr olarak milletten destek alan AKP de 23 senedir Anayasa’yı değiştirme gücüne bile sahip olduğu halde zinayı önleme yolunu seçmedi. Kız okullarımızı bize geri vermedi. Üstüne üstlük 2006 yılında çıkartılan bir kanunla ‘zinayı suç olmaktan da çıkarttı.’

    Ve 25 senedir esip tozan yetkililere soruyoruz. Aileyi korumak için Bakanlık da kurduğunuza göre siz zinayı kaldırmadan, aileyi nasıl koruyacaksınız?

    ***

    ‘Sağlam Aile’ kitabıma konulacak bir yazımı önce okurlarımla paylaşıyorum.

    Devamını Oku

    Yuvamız Kuruluyor (3)

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Show TV’nin güya aleyhime yaptığı yayın benim lehime tecelli etmiş ve birçok yuvanın kurulmasına vesile olarak, büyük ecirler kazanmamı da sağlamıştır. Zira Allah (c.c.) Nur Suresi 32. Ayeti’nde; “Bekâr olanlarınızı evlendirin” buyurarak zaten bizlere bu görevi vermiş bulunmaktadır.

    Yayından sonra beni tanıyanlar; “Bu işi Nevzat Başkanım yapıyorsa mutlaka doğru olanı yapıyordur” demişler ve birer ikişer gelerek bana kayıt olmaya başlamışlardır.

    Bu arada bir baba ve yanında kızı olduğu halde büroma gelerek; “Nevzat Bey, kızımı gelin adayınız olarak kaydet” dedi.

    Ankara Büyük şehir Belediyesi’ne bağlı EGO’da çalışan ve EGO lojmanında da kalan bir Makine Mühendisi ve kızı, (Bu lojman büromun bulunduğu Maltepe’ye çok yakındır) aslen Adanalı imişler. Baba kız kaydolmak üzere birlikte gelmelerinden dolayı benim hayret ettiğimi görünce bana; “Niçin hayret ediyorsunuz? Bir babanın ve annenin en büyük arzusu evlatlarının kız olsun, oğlan olsun mesut ve mutlu olmalarını görmeleridir. Oğlumuzu evlendirdiğimiz gibi kızımızı da evlendirmemizdir. Ancak biz kızımızı rastgele birine değil özelliklerini baştan bildiğimiz bir delikanlıya vermek istiyoruz. Damat adayımızı seçebilmek için YUVAMIZ’ı tercih ettik” dedi.

    Büyük Marmara depreminin arkasından kurduğumuz Yuvamız, önce bir şirketin uhdesinde daha sonra da şirketi kapatınca kurduğumuz Hayırda Yarışanlar Derneği (HAY-DER) bünyesine almıştık. Zira bu serapa hayır çalışmamız şirket bünyesinde olunca halkımız tarafından sanki ticari bir iş gibi görülüyordu. Ama bu çalışmamızı, dernek bünyesine alınca bir hayır çalışması olduğu ortaya çıktı.

    Evlendirme çalışmalarımızı sıcak bir kelime olan YUVAMIZ ile isimlendirdik. Ser levha olarak; “Bekâr olanlarınızı evlendirin” Nur Suresi 32. Ayeti aldık.

    Dikkat ederseniz, Kur’an-ı Kerim’e muhatap bütün Müslümanlardır ve “Sizden olan bekârlarınızı evlendirin” buyrulmaktadır. “Sadece evlatlarınızı evlendirin veya bu işlere karışmayın” denmiyor.

    Bu çalışmalarda güvenin sağlanması için bir adres yazılması şarttır ve bu çalışmaların bir isim altında yürütülmesi gerekir.

    Bir atasözümüz de ise; “Allah, evlenenle ev alana yardımcı olur” denmektedir. O halde biz Hayırda Yarışanlar Derneğimiz (HAY-DER) ile hem evlendirir ve hem de evlendirdiğimiz ailelere maddi ve manevi desteklerde bulunabiliriz, dedik. Bu yönümüzü tanıtmak için ise; “YUVAYI KURUYOR VE KORUYORUZ” diyerek bu yönümüzü de belirtmiş olduk.

    İki önemli konuyu daha belirtmek durumundayız. Bunlardan birisi bizim yaptığımız bu çalışmayı yeryüzünde yapan başka bir kuruluş yoktur ve biz dünyanın her yerinden damat ve gelin adayı kaydı almaktayız.

    KIZIMIZA TALİP ÇIKIYOR

    Birkaç ay sonra Mersin / Erdemli’den başvuran bir damat adayımızın özelliklerinin kızımıza uygun olduğunu gördük. Gelin adayımızı ve babasını büromuza davet ederek delikanlının resimli formunu gösterdik. Baba da kız da delikanlıyı uygun buldular. Bir kere de hanıma gösterelim dediler ve formun bir suretini istediler. Ertesi günü telefonla damat adayını uygun bulduklarını bildirdiler.

    İkinci kademede oğlanın fikrini sormamız gerekiyordu. Kızın resimli bilgi formunu internetten Erdemli’deki oğlumuz gönderdik. Birkaç gün sonra ondan da müspet cevap aldık.

    Üçüncü kademe de oğlanla kızın birbirine tanıştırılması gerekiyordu. Kızın ailesi oğlanı Ankara’ya davet ettiler. Delikanlı Ankara’ya geldi aileyi ziyaret etti sonra büromuza gelerek bizi ziyaret etti. Bu noktaya kadar her şey normal olarak gidiyordu.

    Birkaç gün sonra baba kız tekrar yanıma geldiler. Kız; “Biz Ankara’dayız, damat adayı Erdemli ’de! Ben Ankara’da kalmak istiyorum” dedi. Anlaşılıyordu ki kız babasından ayrılmak istemiyordu. Ben onlara; “Bak kızım. Eğer sen gelin olarak Erdemliye gidersen, yarın baban da EGO’dan emekli olur ve Adana’ya döner. Sen de orada babana yakın olursun” dedim.

    Kız ikna oldu ve biz, kurduğumuz yuvalar yanına bir de Erdemli’yi kattık. Çok şükür. Her kurduğumuz yuva önce bizi mutlu ediyor, bu çalışmamızın da başarı ile sonuçlandığını görüyorduk. Allah mutlu ve bahtiyar kılsın.

    YUVAYI KURUYOR VE KORUYORUZ

    Bir yuvanın sadece kurulması yetmiyor, o yuvanın devamının sağlanması da gerekiyordu. Hele çocuk / çocuklar olduktan sonra bu söylediğim şeyin önemi belki yüz kere daha artmış oluyordu. Ancak yuvanın korunması sadece manevi tedbirler almakla yetmiyor, yuvanın ihtiyacı olan maddi desteğin sağlanması da gerekiyordu.

    Yuvanın kurulması ve korunmasında benim bundan evvelki çalışmalarımın çok faydası oldu. Zira ben 50 senelik gençlik çalışmaları ile bunun içinde son 17 senelik çalışmayı Milli Gençlik Vakfı (MGV) Genel Başkanı olarak geçirmiş birisiyim.

    Ülkemizin neresinde olursa olsun, orada kurduğumuz bir yuvanın maddi ve manevi yardımına yine orada oturan kardeşlerimi yönlendiriyor, yuvanın sıkıntısını bertaraf ediyoruz.

    ‘Sağlam Aile’ kitabıma konulacak bir yazımı önce okurlarımla paylaşıyorum.

    Devamını Oku

    Tanıtımın Böylesi (2)

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Benim, kardeş aile kampanyası ile ilgili teklifin gazetelerde haber olarak çıkınca dost düşman herkes bunu okuyor. Tabii bu arada hem reyting yapma ve hem de ülkemizdeki imanlı insanları karalama peşinde olan Show TV ile onun takdimcisi Reha Muhtar da bu haberi okuyorlar. Telefona sarılıp Ankara bürolarını ve orada büronun başındaki Serkan Çinier’e bu haberi kendi açılarından nasıl değerlendireceklerini konuşuyor, yapması gerekenleri söylüyor.

    1999 yılında benim Uzman Mühendislik, Müşavirlik ve Pazarlama işlerinde çalıştırdığımız bir anonim şirketim var. Ben onun hem İdare Meclisi Başkanlığı’nı ve hem de Müdürlüğünü yürütüyorum. Bu şirket Maltepe’deki büromda bulunuyor.

    Telefonum çaldı, ben de açtım. Telefonun öbür ucundaki ses; “Show TV’nin Ankara bürosundan aradığını, benim Çalışma Bakanlığı’nda yaptığım haberi gazetelerden okuduğunu, bir depremzede hanımla evlenmek istediğini, bunun için bir gün sonra gelip kaydolmak istediğini” söyledi. Ben de kendisine; “Bu bir fikirdir ve Bakanlığa aktarılmıştır. Henüz bize kaydolan bir depremzede yoktur” dedim. “Ben kayıt olayım da gelin adayları geldiğinde evlenirim” dedi.

    Beni bir düşünce aldı. Biz Show TV’nin yapısını ve çalışmalarını yakından biliyorduk. Bu adamlar ya bizi istismar ederlerse? Veya gelin adayımızı istismar ederlerse ne yapacaktık?

    Sonuçta müracaatlarda ciddiyetin sağlanması ve çalışmalarımızda yapacağımız masrafların karşılanması için belli bir ücret koymaya karar verdik. Bu ücret o günlerde 50 USD kadardı.

    SHOW TV İLE TANIŞMA

    Ertesi günü büroma iki kişi geldi. Biri kendini Serkan Çinier olarak tanıttı, diğerine de benim amcam dedi. Yaşlıca kısa boylu bir adamdı. Serkan Efendi; “Depremzedelerle evlenebilmem için benim kaydımı yapın” dedi. Kendisine 50 Dolar kayıt ücreti olduğunu söyledim. 50 Dolar’ı çıkardı, önüme koydu.

    Ben de şirketimizin faturasını keserek bu parayı tahsil ettim.

    Bu işlem bitince yanındaki adama; “Amca ben biraz aşağıya ineceğim, sen burada otur” dedi ve ayrıldı. Biraz sonra yanında birkaç resmi polisle büroma geldi. Polis bana; “Sen bu adamı dolandırmış, parasını almışsın. Sizi Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götüreceğiz” dedi. Meğer amcam dediği kişi de bir sivil polismiş.

    Ben de onlara; “Ne dolandırması? Tahsil ettiğim paranın faturasını kestim. Burası bir şirkettir. Levhası vardır, vergi levhası vardır” dedim.

    Fakat polis şirketmiş, vergi levhasıymış bunlara bakmadan bizi (büroda iki kişiydik) Ankara Emniyet Müdürlüğü Dolandırıcılık Şubesi’ne götürdüler.

    Tabii bu arada Show TV kameramanı, polislerin yanında bizim filmlerimizi çekiyor ve bize; “Depremzedeleri nasıl dolandırdınız?” diye soru soruyorlardı.

    Polis bir ifade tutanağı yazdı. İfade tutanağına; ‘Evlendirmenin hukuki yönünü yani Borçlar Kanunu’nun 3. Bölümü Tellallık bölümünün evlendirme tellallığına göre yaptığımızı, mali dayanağının da kestiğimiz şirket faturasına göre olduğunu’ belirttim. “Ben bu başvuruya 3 – 5 ay hizmet vereceğim, bu başvuru ile tahsil ettiğim paranın vergisini vereceğim” dedim.

    BİR İYİLİK YAP DENİZE AT

    Bizim Ankara polisi tarafından büromuzdan alınarak Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmemizi bir arkadaşımız öğrenmiş. TBMM’ne giderek eski İçişleri Bakanı Aldülkadir Aksu’yu bulmuş ve bizim polis tarafından götürüldüğümüzü söylemiş. O da telefonun başına oturarak Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde beni aramaya başlamış. Sonunda biz parmak izi ve fotoğraf çekimine geldiğimizde Bakan’ın telefonu da oraya geldi.

    Polis, benim Milli Gençlik Vakfı (MGV) eski Genel Başkanı olduğumu Bakan’dan öğrenince; “Niçin bize Genel Başkan olduğunuzu söylemediniz?” dedi. Ben de; “Yaptığınız yanlıştır. Bir sade vatandaş da sizden nasıl muamele görüyor? Onu görmek istedim” dedim. Bizi hemen Nöbetçi Savcı’ya çıkardılar.

    Savcı daha odasına girmeden polisteki ifademi kabul edip etmediğimi sordu. Ben de; “Kabul ediyorum” dedim. “Beyefendi, siz dışarda biraz bekleyin” dedi ve bizi getiren polisleri içeriye aldı. Sonra Savcı’nın sesi odada ve dışarıda çın çın öttü.

    “Polis bir olay olunca olay mahalline gider. Siz ise olay olmadan gitmişsiniz. Bunun bir komplo olduğunu göremediniz mi?” dedi. Show TV’nin kameramanı bizi hâlâ çekmeye devam ediyordu.

    Show TV akşam haberlerinde Reha Muhtar, gözünü döndüre döndüre bizim haberimizi veriyor; “Milli Gençlik Vakfı eski Genel Başkanı Nevzat Laleli, kurduğu evlendirme bürosunda depremzedeleri dolandırırken yakalandı” dedi ve bizim görüntülerimizi yayınladı. Haberin arkasından da benim Savcı tarafından serbest bırakıldığımı söyledi.

    Bu iftira haberi için Show TV ve Reha Muhtar aleyhine tazminat davası açtım. Davayı kazandım. Ancak Reha Muhtar davayı temyiz etti. Temyiz ne mi etti? Tabii ki kararı bozdu.

    Her ne kadar dava reddedilmişse de o akşamki TV haberiyle beni ve bu önemli çalışmamı bütün dünyaya duyurmuş oldu.

    ‘Sağlam Aile’ kitabıma konulacak bir yazımı önce okurlarımla paylaşıyorum.

    Devamını Oku