38,7733$% 0.02
43,0891€% -1.36
51,1728£% -0.85
4.032,00%-2,68
6.651,00%-1,71
9.747,07%3,80
3946713฿%-2.53816
09 Mayıs 2025 Cuma
Ölmeden Önce ‘Allah’a Teslim Olmak’ ve Kadir Gecesi
Kentsel Dönüşüm ve Konteyner Evler; Lüks Değil, Mecburiyettir
Toplumsal Sorunlar ve Altyapıları
Bir Varmış Bir Yokmuş Çiftçilere İkramiye Yokmuş
Bir Ağır Hasta Ziyaret Ediyor
Asr-ı Saadette Evlenme
Yalnız oyunu bilirdik
Ne güzeldi köy günleri…
Keçi-koyunu bilirdik
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Dede-nine, konu-komşu
Sütle yoğurt, ayran, turşu
Eksik olmaz kurdu-kuşu
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Kedimiz hem köpeğimiz
Unumuz, hem kepeğimiz
Kundak, beşik; bebeğimiz
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Ana-baba başımızda
Kaynak suyu aşımızda
Sayılar, az yaşımızda
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Abla, kardeş; torun-torba
Aynı kap, ortada çorba
Haydi, bir yarış kaşıkla
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Dar gelirdik sofralara
Keş koyardık torbalara
Fır koşardık tarlalara
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Havada kuş, suda balık
Yollar-izler kalabalık
X X X
İnek-dana otlatırdık
Fıraklıdan atlatırdık
Bitlerini çıtlatırdık!
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Yamaç-bayır kaykınırdık
Çarşılara öykünürdük
Set üstünde söykenirdik
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Sonra o okul yolları
Uçardık açar kolları
Rengârenk meyve dalları
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Erik, kiraz, muşmula, dut
Telde üzüm, dalda armut
Ben atayım, sen yerde tut
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Elmalar sarı, kırmızı
Düşürür rüzgârın hızı
Kar çiçekler kışımızı
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Fındık, ceviz, hem kestâne
Çocuklar toplar mestâne
Ne dispanser, ne hastâne
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Ne olduysa oldu sonra
İlk bitti başladı orta
Lise sonrasını sorma
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Yavaş yavaş kopup gittik
Gurbetlere gurbet kattık
Sizce biz iyi mi ettik?
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Köyler şimdi bir nostâlji
Artık var mı gelin alçı?
İyice şaştı her ölçü!
Ne güzeldi köy günleri…
X X X
Dönmez, kime etsen minnet
Mevlâ lûtfederse cennet
Ümîdimiz tek o rahmet
Ne güzeldi köy günleri…
Her yerin bir sultânı var;
Ordu’nunki kim acaba?
İstanbul’da Eyüp Sultan
Hacı Bayram Ankara’da…
X X X
Bursa’nınki Emir Sultan
Mevlânâ Rûmî Konya’da
Ahmed Yesevîler mevcut
Türkistan’da, Buhârâ’da…
X X X
Aziz Mahmud Hüdâyî’miz
Kâlbimizde, Üsküdar’da…
Yok mu benzer, ya da gibi
Şuralarda, bu civârda?
X X X
Giresun’da Seyyid Vakkas
Lüleburgaz Zindan Baba
Doğu, ne batı boş değil;
Nereyi istersen ara…
X X X
Hayreddin Tokâdî mâlum;
Sivas’ta Şems-i Sivâsî…
Ünye’de Yunus Makâmı
Fatsa’da Baba Hulusî…
X X X
Gönül ehli sultanlar hep
Anadolu’da, her yerde
Burda da olmalı mutlak;
Bizim sultânımız nerde?
X X X
Bir yabancı gelip sorsa;
Her şehirde var diyerek!
Bir Türk-İslâm toprağısın;
Değil mi bir cevap gerek?
X X X
Maalesef ki ilk anda
Yoktur bir cevap, verecek
Göze çarpan ve âşinâ;
Meşhur bir yer, gösterecek!
X X X
Evet, bir Buharalı Şeyh
Var stadın oralarda
Niye gelmiş Kafkaslardan;
Ne aramış buralarda?
X X X
Mekke, Medîne dönüşü
Gelip de burayı bulmuş;
Ordu, Buharalı Şeyh’in,
Yeni Medînesi olmuş…
X X X
Şems’i olmuş yöremizin
Aydınlatmış baştankara
Buharalı şeyhle Ordu
Bir, medîne-i Buhârâ…
X X X
Yanındaki müritlerle
İrfan kaynağı civâra
Bir türbesi olmasa da
Varabilirsin mezara…
X X X
Aslında her bir sultanın
Vardır her yerde türbesi
Ordu’ya mahsus özellik;
Burda bulunmaz behresi!
X X X
Hattâ diğer şehirlerde
Merkez muhittir çevresi
Câmi, türbe; bir külliye
Bambaşka şehrin çehresi!
X X X
Nerde Ordu’nun ricâli?
Yok mu bir ecdâd ahfâdı?!
Neden acep bu şehrin de
Bir dertlisi hiç olmadı?
X X X
Neler neler yapılmadı;
Kaç trilyonluk hizmetler!
Ne zaman, az da özüne;
Dönecek bizim Mehmetler?
X X X
Kendisi, ecdâdı için
Bu işlere girişecek
Halkın ve Hakk’ın katında
İltifata erişecek…
X X X
Anılacak asırlarca
Kalıcı bu eseriyle
Duâlarda yer bulacak
Kâlplerd4eki değeriyle
X X X
Biraz da irfâna hizmet
Bekliyoruz büyüklerden
İmkânı yok başka türlü;
Kurtulmak ağır yüklerden!
X X X
Allâh sorar, ecdad sorar
Sorgu hepimizi yorar
Orda kurtarmaz kimseyi
Kalabalık konuşmalar…
X X X
Ondan çekindim, yok bundan!
Öyle ya; olurum undan!
Daha çok Hakk’tan korkmalı;
Fânilerden korktuğundan!
X X X
Yatırımlar hep maddeye
Süsler-püsler; her caddeye
Biraz da mânâ denseydi
İş gelmezdi bu raddeye…
X X X
Ortalığın hâli belli;
Her tarafta çiftetelli!
Yârın bizi kurtaramaz
Olmalar çok kerli-ferli!
X X X
Sözün özü, bu noktada;
Bir fırsat doğdu ricâle
Millet Bahçesi bir şanstır;
Üstümüzde, bu ihâle…
X X X
Ordu’nun, çok ihtiyâcı;
Böyle kültürel merkeze
Bir Hacı Bayram misâli
Mânevî uğrak herkese…
X X X
Bir milyona varan nüfus
Var onbinlerce talebe
Bu gençler nereye gider
Paydos edince mektebe
X X X
Gerekmez mi nezih yerler;
Millî-mânevî mekânlar?
Çok düşünmek gerekmez mi;
Harcanırken hak imkânlar…
X X X
Bunlara gönül verecek;
Hiç mi vatan evlâdı yok?
Öyle değil mi sizce de?
Ordu mânâda çok mu tok?
X X X
Bu bir özge dert sizlere
Sözüm değil dertsizlere
Elbette değil, şuursuz;
Öz yurdunda yurtsuzlara!
X X X
Lâkin; vatansa, bayraksa
İlgililer dönüp baksa
Bahçesi’nin has yerine
Millet’e eser bıraksa…
X X X
Ordu’nun Gönül Sultânı
Bir Şeyh Şâkir Külliyesi
Mescid, Eyvan, Kütüphâne
Şehre alem bir türbesi…
X X X
Yakışmaz mı orta yere?
Allâh için bir söyleyin!
Bunu görmemek vebâldir;
Siz her ne, derseniz deyin!
X X X
Hep ölüp de gideceğiz;
Allâh’a ne diyeceğiz?
Korktuklarımıza değil;
Hakk’a hesap vereceğiz!
X X X
Şehir değil mi emânet;
Ya şu neslin istikbâli?!
Hatırını es geçenin,
Hakk katında n’olur hâli?
X X X
Nûrâni’den söylemesi
Sizden tatbik eylemesi
Gönül sultânı diyoruz;
Değil gönül eylemesi!
X X X
Kaç yıllardır yazıyoruz;
Artık bizden gitti vebâl
Dileğimiz güzel olsun;
Hem bugün hem de istikbâl…
X X X
Dediklerimiz hep hayır;
Hak katında sevap işler…
Kalem yalnız yazan değil
Yapanlar için de işler…
X X X
Güzel değil midir dostlar;
Hepimiz kârda olalım?
Gönül sultanlarımızla
Civâr-ı yârda olalım…
X X X
Bundan büyük pâye mi var;
Müslümanım diyen için?
Kulak ardı edenleri
Geçiniz efendim, geçin!
X X X
Derdi olanlar dertlenir
Sâihip çıkar da yurtlanır
İnandığı dâvâ için;
Yeri gelince sertlenir!
X X X
Böyle yürür Hak dâvâlar
Çilesiz, dirençsiz olmaz
Fırsatı fırsat bilelim;
Bu günler kimseye kalmaz!
X X X
İnşâllâh, İnşâllâh dostlar
Lâyık kul, ümmet olalım
Peygâmber’in huzûrunda
Ebedî huzûr bulalım…
*** *** ***
NOT: İlk yayın Tarihi 19.05.2022 olan bu şiiri; ORDU MİLLET BAHÇESİ’nin yapımına başlanması vesîlesiyle 3 yıl aradan sonra yeniden arz etmiş olduk. Umarız, inşâllâh beğenmişsinizdir wes’selâm…
Âileler zenginleşti dev(!) oldu
Çocuklar ayrılıp ayrı ev oldu!
Öz irâdemizle biz yaptık bunu
Gerçeği söylemek bir görev oldu…
X X X
İçiçeyken mâsûmâne kopanlar
Serbestliği tadıp keyfi kapanlar
Ana yoldan, döne yola sapanlar
Onlar için eski, bir alev oldu!
X X X
Hâlbuki gerçek ne, hele bakınız;
Bizler âile olarak takımız…
Baba güneş, anne ay, çocuklar yıldız
Dedesiz, ninesiz torunlar yalnız…
X X X
Kalabalık, kum misâli bir yığın
Âilesiz fertten Allâh’a sığın…
Hem o, temelidir sosyâlitenin
Hem de aslı, insanda kalitenin…
X X X
Sıkı bir bağdır hem, olmayan kopuk!
Savrulmaya mahkûm, âdetâ köpük!
Ayrıca, birlik-dirliğin kaynağı
Toplama sütlerin yenmez kaymağı…
X X X
Nüvesi vatanın, ülkenin, yurdun
Onun varlığıyla devletler kurdun
Selçuklu, Osmanlı birer ocaktı
Asırlarca mazlumlara kucaktı…
X X X
Âleme nizam verdi adâletle
Âileden gelen bir asâletle
Onunla durdu hep millet ayakta
Onunla yürüyor huzur sokakta…
X X X
Rûhuna kasdedenler de gördüler
Boşuna mı Osmanlı’yı sürdüler?
O âile, o çınarın köküydü
Allâh için deyin; nesi kötüydü?
X X X
Demekki âile çok çok önemli
Üç kıtâ yetimler gözleri nemli!
Sonra yerlerine gelen kimlerdi?
Kimlere kalanlar, nere giderdi?
X X X
Âilesiz millet kimlere kaldı?
Ondan sonrasında nasıl yol aldı?
Ne idüğü belirsiz, bet ellerde
Öz vatanı; ama, gurbet ellerde!
X X X
Savruldu bir o yan, bir bu yanlara
Bu çok büyük bir ders, anlayanlara…
Gerçek anlamda toparlanmak için,
Muhtacız, gözünden damlayanlara!
X X X
Âile ki; devletin özü, cevheri
Cemiyetin örfü, hem karakteri
Gösterir tavrını gelince yeri
Halkın maddî, hem mânevî değeri
X X X
Ahlâkın, geleneğin mihenk taşı
Onsuz milletlerin bozulur başı…
Onun için krallıklar yaşıyor
Milletinin hassasını taşıyor
X X X
Batı mâlum, âileler devlettir
Bizdeyse sürgün, hayret ki hayrettir!
Elbette biliyoruz bu düşmanca
İşbirlikçi hâinlerce gayrettir…
X X X
Şimdi sıra taşrâ âilelerde
Başa açılacak gâilelerde!
Gelin dostlar, buna vermeyelim ön
Bu gidişle zîrâ, kalmayacak gön!
X X X
Sâhip çıkalım âileye, nesle
Yeniden dönelim başa hevesle
Âile merkezli toplum olalım
Hâneler canlansın, cıvıldayalım…
X X X
Âile olmazsak gâile olur
Sulh gider, herşey nizâ ile olur!
Âilen olmazsa nüfûsun olmaz
Âilen olmazsa nüfûzun olmaz!
X X X
Ne, dünyâ yüzünde bir ağırlığın
Ne de âhirette bir uğurluğun!
Zîrâ Efendimiz kesret bekliyor
Ümmet de kudrete hasret bekliyor…
X X X
Birlik-berâberlik, dirlik-düzenlik
Kâlp-kâlbe olmadan olmaz hiç şenlik
Büyük bayram için büyük âile
Gönül coğrafyamız maa-âile…
X X X
Haydi millet, haydi ümmet elele
Artık irâdeyi alalım ele
Haydi başlayalım iştihâ ile
Haydi başlayalım Bismillâh ile…
Ordu’da bir Buhârâlı
Şeyh Şâkir’dir adı-sanı
Melâl yüklü hikâyesi
Duygulandırır insanı…
X X X
Osman Paşa Tekkesi’nde
Osmanlı Kâdirî şeyhi
Gönül eri olduğunca
Hem, ayrıca kılıç eri…
X X X
Sivastopol Harbi mâlum
Cihâd etti; “Allâh! Allâh!”
Hayâtının gâyesi, hep
İ’lâ-yı kelimetullâh…
X X X
Haccını edâdan sonra
İstikâmet oldu Ordu
Buhârâ, Mekke, Medîne
Hayât sürüp gidiyordu…
X X X
Bir Türkistan Âlp-ereni
Ahmet Hoca çınarından
Anadolu Coğrafyası
Gıdâlanır pınarından…
X X X
Bir ışıktı insanlara
İlim, edep, ahlâkıyla
Göçüp gitti bu âlemden
Pâk alınla, yüz akıyla…
X X X
Nice müritleri oldu
Hak için Allâh yolunda
Şimdi yine berâberler
Kimi sağ, kimi solunda…
X X X
O gün, bugün hep ziyâret
Edilir mânâ hazzıyla
Mevlâ’dan, mahşer gününde
Berâberlik niyâzıyla…
X X X
Muhammedi muhabbettir
Allâh dostlarına sevgi
Bu herkese nasîp olmaz
Bahtlı insanlara vergi…
X X X
Ordu’da mânevî merkez
Âsûde, sessiz-sedâsız
Sevgi, ilgi, aşk bekliyor
İçten, gönülden, riyâsız…
X X X
Şehrin kâlbi, yüreğidir
Hem, beldemizin sultânı
Her kim ki vefâ gösterir
Olur gönül kahramânı…
X X X
Yâ Rabb; sevdir dostlarını
Biz de dostların olalım
Rasûlüne komşuluğa
Giden yolları bulalım…
X X X
Şeyh Şâkir gerçek bir değer
Ne mutlu idrâk edene
Onu tanımak, tanıtmak
Hizmet yoluna gidene…
X X X
Dâvâsını, sevdâsını
Anlayıp ta anlatana
Böylelikle Ordu’suna
Vasıf, hem değer katana…
X X X
Onu şehre yıldız diye
Ufukta bayrak yapana
Bir güzel insan örneği
Olarak başa alana…
X X X
O zaman kurtulur şehir
Duru akar dere, nehir
Temizlenir madden-mânen
Hayât olmaz zıkkım-zehir!
X X X
Birgün gelir anlaşılır
Cümle engeller aşılır
Kabristanlıktan türbeye
Külliyeye ulaşılır…
X X X
Hacı Bayram misâl yâni
Etrâfıyla irfan, kültür
Kâlpler orda birleşiyor
Muhabbetler püfür püfür…
X X X
Nûrânî, sen görür müsün?
Hiç ihtimâl verir misin?
Elbet; hem yapan kazanır
Dostluğunu Şeyh Şâkir’in…
X X X
Mevlâ, Şeyh Şâkir kulunu
Habîbine habîb kılsın
Bizlere de, külliyesin
Görmeleri nasîp kılsın…
X X X
Âmîn, Âmîn, Âmîn, Âmîn
Bi hürmeti Tâhâ, Yâsîn
Bu bir muhabbet kervanı
Kimse dışarda kalmasın!…
Samsun’da başlayıp Ordu’da bitirdiği İmam-Hatip Okulu ilk mezunlarımızdan, bizim kuşağın öncü isimlerinden; yaşı, kilosu ve genel sağlık durumunun bârizliğine rağmen, ülkemizin neresinde yapılırsa yapılsın ÖNDER Kurultaylarımızın müdâvim ve renkli sîmâlarından, ağır ağabeyimiz, ORİMDER Başkan Yardımcısı, Ünye’de ikâmet ettiği hâlde Ordu merkezdeki toplantılara katılmayı şiâr edinen ve diğer üyeleri her anlamda motive eden, İmam-Hatip ve hizmet sevdalısı, câmiamızda güreş kültürü ve pehlivanlığıyla da meşhur, bu konuda bir çok hâtırasını köşe yazılarıyla paylaşan emekli imam, sendikacı, hoş sohbet, toplumda sevip-sayılan, nüktedan, gönül insanı Süleyman Aydın MEMİŞOĞLU Hocamız sabaha karşı vefat etmiş olup, cenâzesi Ünye / Yüceler Câmii’nde ikindiyi müteâkip kılınacak namazın ardından âile kabristanlığında toprağa verilecektir.
DOST CANLISI, VEFÂLI, ÖZLENEN, DÂVÂ ÂŞIĞI
Yine, mezunlarımızdan, emekli İmam-Hatip, merhûmu çok sevip-sayan, muhabbetini hep özleyen, birlikte çok yol arkadaşlıkları yaptıkları Hacıbey VAROL Kardeşimiz bakınız Süleyman Ağabey’in vefatını, hangi cümlelerle, nasıl duyuruyor:
“Ünyeli, Ordu İmam Hatip Lisesi mezunu, emekli imam hatip, ORİMDER Yönetimi üyesi, iyi bir abi, iyi bir dost, insan sevdalısı, imam hatip âşığı, vefasına hayran olduğum, yol arkadaşlığına doyulmayan Ünyeli Süleyman, ORİMDER’in pehlivan Süleyman’ı, değerli insan abimizin vefatını şimdi öğrendim. Gönül dostlarımız birer fatiha okur muyuz! Çok samimi bir insandı. Allâh c.c. rahmet eylesin…”
İmam-Hatip Derneklerinin çatı kuruluşu ÖNDER’den gelen mesaj da şöyle:
“ENERJİK, MÜCÂDELECİ, GAYRETLİYDİ”
“Allâh rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun inşallah.
İleri yaşına rağmen, enerjisini kaybetmeyen, mücadeleci ve gayretli oluşuna şahitlik ettik.
Değerli dostumuzu kaybetmiş olmanın hüznü içindeyim. Başımız sağ olsun…”
[Ömer CEYLAN; ÖNDER Başkan Yardımcısı]
YAZILARI DA, HÂTIRALARI DA ÇOK
Biz de tekrar Allâh C.C. rahmet eylesin, mekânı cennet olsun diyoruz. Kendisiyle, başta bu kurultay yolculuklarındakiler olmak üzere çok berâberliklerimiz oldu. Rabbimiz, öncelikle âilesi olmak üzere tüm yakınları ve sevenlerine sabr-ı cemîller ihsân buyursun.
ÖLMÜŞLERİMİZİN AFVI, MAZLÛMLARIN KURTULUŞU
Câmiamızın başı sağolsun diyor, Gazze için ülke çapında büyük yürüyüşlerin de yapıldığı bu duâ ve niyâz gününün Doğu Türkistan, Arakan, Keşmir gibi tüm mazlûm diyârların kurtuluşu ve tüm ehl-i îmân ölmüşlerimizin affına wesîle olması temennîsiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes’selâm…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.